(( Arka plan karanlık bir odada başlıyor. Hafif bir sis, odayı çevreliyor. Malakai Black, yüzünde karakteristik siyah boyası ve gözlerinin derin karanlıkla dolu olduğu bir şekilde karşımızda. Konuşmaya başlamadan önce kısa bir süre sessizce durur başını sağ ve sola sallar, gözlerini kameraya diker ve konuşmaya başlar. ))
Malakai Black:
İçinizdeki karanlığı kabul edin, çünkü o sizin en sadık dostunuzdur. Dünyanın aydınlık tarafında yaşayanlar, karanlığı sadece bir tehdit olarak görürler. Onlar, karanlığın bilinmeyeni sakladığını, içinde tehlikeler barındırdığını düşünürler. Ama gerçekte, karanlık, hayatın ta kendisidir. Hayatın her yönü karanlıktan beslenir; ışık, karanlığın yarattığı bir yanılsamadan başka bir şey değildir. Karanlık olmasaydı, ışığın anlamı ne olurdu? Hiçbir şey. Ama sizler… Sizler karanlığı hep korkulacak, kaçınılacak bir şey olarak gördünüz. Ama ben… Ben o karanlığın içinden doğdum. Ben, karanlığın bir çocuğuyum.
Doğduğumda gözlerimi açtığımda, etrafımda ne sıcaklık ne de güven vardı. Sadece soğuk, acımasız bir karanlık. Bu karanlık beni sarmaladı, beni şekillendirdi. O karanlık, bana korkuyu değil, gücü öğretti. Karanlık, beni güçlü kıldı, beni yenilmez yaptı. Çünkü karanlık, her şeyin kaynağıdır. Sizler, ışığın çocukları, bu karanlığın ne olduğunu anlamazsınız. Karanlık, sizin için sadece bir sona işaret eder. Ama benim için, karanlık bir başlangıçtır. Karanlık, benim varlığımın özüdür, benim gerçeğimdir. Benim içimdeki karanlık, bu dünyadaki hiçbir ışığın sönümleyemeyeceği kadar derindir.
(( Ses tonu daha da derinleşir, kelimeler daha ağır ve anlam yüklü bir hale gelir. ))
Randy Orton… Senin adın bile bu ringlerde bir fısıltıyla bile korku yaratıyor. Sen, bu dünyadaki herkesin kalbinde bir şüphe, bir korku tohumu ektin. Senin yaptıkların, senin yöntemlerin… Bunlar saygıdeğer, bunlar ölümcül. Zehirli bir yılan gibi sinsice dolaştın, en zayıf anlarında avlarına saldırdın. Ama unutma, Randy… Senin zehrin benim karanlığımın karşısında bir hiçtir. Çünkü senin zehirli dişlerin, karanlığın içine battığında, yalnızca boşluk bulacak. Senin içindeki karanlık, benim ellerimde filizlendi. O karanlık tohumu ben ektim. Ve bir yaratıcı olarak, her zaman yarattıklarımı kontrol ederim. Senin karanlığın, benim karanlığımın yanında yalnızca bir gölgeden ibaret. Senin varlığın, benim varlığımın yanında sadece bir yankı. Bir gölge, bir yankı… Bu mu senin gücün? Benim karanlığımın derinliğinde, senin o yankın bile kaybolacak.
Chris Brookes… Senin kaosun, senin anarşin, senin bu dünyaya karşı duyduğun o derin öfke… Bunlar senin için birer güç kaynağı olabilir. Senin dünyayı yıkma arzusun, düzeni alt üst etme isteğin… Bunlar seni bu noktaya getirdi, seni saygıdeğer kıldı. Ama benim için bunlar, yalnızca birer oyuncaktan ibaret. Senin kaosun, benim karanlığımın içinde kaybolmaya mahkum. Çünkü kaos, karanlığın içinde erir, karanlık tarafından yutulur. Senin anarşin bile, benim karanlığımın içinde düzen bulamaz. Çünkü benim karanlığım, kaostan daha eski, daha derin ve daha güçlüdür. Senin varlığın, benim karanlığımın içinde sadece bir hiçten ibaret olacak. Kaosun benim karanlığımın içinde bir düzen bulamayacak, çünkü o düzen benim varlığımla zaten tanımlanmış durumda. Kaos, benim oyuncağımdır, benim eğlencemdir. Ve Summerslam’de, bu eğlencemin doruğa ulaşacağını göreceksin.
Kevin Owens… Senin içindeki ateş, senin o amansız hırsın, seni bu noktaya getirdi. Ateş, güçlüdür, yıkar, yok eder. Ama unutma, ateşin bile bir sınırı vardır. Ateş, karanlığın içine düştüğünde boğulmaya mahkumdur. Senin ateşin, benim karanlığımın derinliklerinde bir kıvılcım bile olmayacak. Senin alevlerin, benim karanlığımın içinde bir hiç olacak. Ateş, her şeyi yakabilir, her şeyi yok edebilir. Ama karanlık… Karanlık her şeyi boğar, her şeyi yutar. Benim karanlığım, senin ateşini söndürmek için burada. Benim karanlığım, her şeyi içine çeker, her şeyi yutar. Ve senin ateşin, bu karanlıkta kaybolacak. Kevin Owens, seni her gördüğümde aklıma gelen tek şey var: Kendine fazla güveniyorsun. Senin gibi biri için her şey kolay görünüyor olabilir, ama PGW Pure Championship benim için sadece bir unvan değil, bir tutku. Bu kemer, yıllardır üzerinde çalıştığım bir hedefin ta kendisi. Sen, dövüşlerde deneyim ve cesaretinle tanınıyorsun, ama seni bu kadar tehlikeli kılan şey, kendi zaferini sadece kendi becerilerinle değil, aynı zamanda rakiplerini küçük görme yeteneğinle elde etmeye çalışmandır. Belki de PGW’nin en büyük isimlerinden biri olabilirsin, ama buradaki bu savaş, senin kendi gölgende kaybolmanı izlemek değil. Bu, gerçek bir savaş olacak. Summerslam gecesi, bu ringde, sana sadece benim kim olduğumu değil, aynı zamanda bu kemerin ne anlama geldiğini de göstereceğim. Senin yeteneklerin ve karizman, senin kendine güvenin, hepsi bir yana; ben, bu ringde seni her şeyden daha fazla yenecek bir güçle karşına çıkacağım. Kemer Summerslam gecesi benim olacak, ve sen, o ünlü yüz ifadenle, bana senin gerçek sınırlarını göstereceksin. Kevin Owens, Summerslam gecesi seni sadece yenmeye değil, seni unutturacak bir performans sergileyeceğim.
Summerslam… Bu, sadece bir ringde verilen sıradan bir savaş olmayacak. Bu, karanlığın gerçek doğasını açığa çıkaracağım bir arena olacak. Benim karanlığım, bu ringin her köşesine yayılacak. Randy, Chris, Kevin… Hepiniz, karanlığın ne olduğunu, onun derinliklerini öğreneceksiniz. Karanlığın içinde kaybolacaksınız. Summerslam gecesi, PGW Pure Championship’i kazanmak için burada değilim, hayır… Ben, karanlığı üzerinize salmak için buradayım. Çünkü ben, Malakai Black… Karanlığın ta kendisiyim. Benim karanlığım, her şeyin ötesinde. Ve karanlık, her zaman kazanan olur. Summerslam’de, karanlık her şeyi yutacak. Işık sönecek, ateş boğulacak, kaos düzen bulamayacak. Sizler… Bu karanlığın içinde kaybolacaksınız. Karanlık, her şeyin başlangıcı ve sonudur. Ve bu son, sizin için kaçınılmazdır. Her şeyin bir sonu vardır, ama karanlık… Karanlık sonsuzdur. Karanlık her zaman oradadır, her zaman bekler. Ve şimdi, karanlık sizin üzerinize çöküyor. Summerslam’de, bu karanlık sizi yutacak.
(( Kameralar, uzun bir süre Malakai'ye odaklandıktan sonra kapanıyor. ))