- Katılım
- 2 Tem 2023
- Konular
- 31
- Mesajlar
- 235
- Beğeni sayısı
- 158
- PG Nakit
- 0
1850
NEW YORK
Müzenin kapısının önünde oldukça kalabalık bir güruh toplanmış, hanutçu onları tok sesiyle içeri davet ediyor.NEW YORK
"Gelin bayanlar ve baylar! Sizleri dünyanın en değerli ve garip harikalarını görmeye davet ediyorum! Doğrudan Orta Asya'nın çöllerinden Uygur akıncılarının pençelerinden kurtardığımız bir asırdır kayıp olan muhteşem elmas: EFSANEVİ BÜYÜK MOĞOL"
Uzun boylu genç adam atını yalakın önüne bağladıktan sonra müzeye girdi. İçeride bir başka herifçioğlu yine elması tanıtıyordu.
"...bu muhteşem 787 karatlk dev elmas, Kuzey Hindistan'da hüküm süren Moğol hanedanının beşinci imparatoru Şah Cihan'ındı. Arkamda onun bir portresini görüyorsunuz, bayanlar ona hayranlık duymalıdır zira kendisi meşhur Tac Mahal'ı inşa ettiren adamdır. Romantik ve büyüleyici bir anıt mezar, Şah onu genç yaşta ölen karısının anısına yaptırmıştı, yaşıyor olsa kesinlikle Büyük Moğol'u takıyor olacaktı. Hey! İtişmeyin lütfen! Benim patentli ayna ve büyüteç sistemim sayesinde onu en uzakta olanınız bile gayet net görebiliyo. Ama daha yakından görmek isterseniz 10 Sent karşılığı 30 saniyeliğine yakından izleyebilirsiniz. Her seferinde yalnızca bir kişi ve sakın onu çalmaya çalışmayın! Onu yasadışı yollarla ele geçirenler içinn lanetli olduğuyla ilgili kötü bir şöhreti vardır."
İnsanlar ilgiyle elması izlerken, tanıtman bir yandan diğer bazı gösterileri ve hilkat garibelerini işaret ediyordu. Dünyanın en kısa boylu adamı bir de onun tam zıttı dev gibi bir adam, siyamlı yapışık Çinli ikizler, sakallı bir kadın, konuşan bir makinası olduğu söylenen bir adam ve balmumu müzesi. Bir de tabii yalnızca çelik gibi sinirleri olanların kaderiyle yüzleşmek için girebileceği bir çadır. Orta Asyadan gelen büyük şaman Alaz'ın çadırına girmek göze alacağınız büyük bir risk.
Genç adam şapkasını çıkardı ve çadıra doğru yöneldi. Bu sırada arkasından bir baba oğulun konuşmasına şahit oldu.
"Girelim mi, baba?"
"Rüyanda bile olmaz, böyle hilelere para harcayamam"
"Ama ya hile değilse?"
"Hile değilse bile kim nasıl öleceğini bilmek ister ki, hadi yukarı gel, yukarıda eğitilmiş hayvanlar var."
Genç adam çadırın içine girdi, sarkık bıyıkları çenesinin altına kadar düşen, kafasına taktığı börkün yanlarından omzuna kadar sarkan gümüş grisi saçlarıyla bağdaş kurarak oturmuş çekik gözlü ihtiyar bir adam.
"Esenlikler, isminizi söyleyin. Demek karanlık geleceğinin karanlıklarına dalmak istiyorsun..."
"Adım Mark Calaway, gerçekten tahmin edebiliyorsanız bana sormadan bilmeniz gerekirdi."
"Ben tahminde bulunmam, ben geleceği okurum. Ama çok uzaktakileri, yakındakileri değil. Başına yarın ya da bir ay ya da bir yıl sonra ne geleceğini bilmem ama daha sonraları ne oalcağını bilebilirim. Büyük yarışta kazanacak atı da bilemem Bay Calaway, oturmak istemez misin?"
Calaway de yere bağdaş kurup söze girdi:
"Seninle bir oyun oynamak istiyorum Alaz, ya da adın her neyse. Gerçekten Orta Asya da mı yoksa Brooklynde mi doğdun bilmiyorum, geleceği görebildiğine de inanmıyorum. Ben de kendime bir yol çizmeye çalışıyorum, bir illüzyonist ve kahinim ama daha yolun başındayım. Büyünün sırlarını öğrenebilmek için gece ve gündüz çalışıyorum. İyi olduğuma inanıyorum ama bu konuda yazılı bilgi çok sınırlı ve meslektaşlarımız numaralarını öyle kolayca açığa vurmuyorlar."
"Nereye bağlayacaksın?"
"Kast ettiğim şu: Sen eski bir yöntem kullanıyorsun Alaz. Çok genel ve belirsiz bir psikoanaliz yöntemi ama bu uyguladığın kişiler için oldukça uygun ve bir noktaya kadar da etkili. Benim için..."
Şaman bağırarak sözünü kesti:
"GÖZLERİN! Gözlerini bana çevir! Bu değil! Gözlerinde gördüğüm şey...Bu mümkün değil."
Şaman aniden geriye doğru yığılınca, Calaway onun kendisini etkilemek için numara yaptığını düşünse de yanına doğru yaklaştı.
"Sen nesin? Ne olacaksın? Şeytanlar görüyorum. Cehennemin derinliklerinde...Korkunç bir ölüm ve gizemli bir yeniden diriliş. Dev bir U karanlığın içinde parlıyor. Bir şatonun harabeleri arasında yerli kabilelerini yöneten yaşlı biri. Sanırım gözlerinde gördüğüm şeyler gelecekte ona verilecek ismiyle...Undertaker adındaki birine ait."
*****************************************************************************************************************************************
Ölüm, Yaşam'dan daha kadim ve yaşlıdır. Yaşam, Ölüm'den kopup dirilmiştir. Ölüm birçok surette ve bedende görünebilir, ancak bu bedenler ölümsüzlerden değil ölülerdendir. Belki de, ölüm kendine yeni bir ölü yeni bir suret arıyordur. Kim bilir, ölüler değil.