RPG aile her şeydir

Taking It All duyuluyor ve Solo Sikoa ağır adımlarla ringe doğru yöneliyor. Seyircilerden yoğun bir yuhalama alan Sikoa, kenardan bir mikrofon istiyor ve konuşmaya başlıyor...



Solo Sikoa: Anoa'i ailesi... Bu içerisinde bulunduğumuz düzeni; bugün ki şanına, şöhretine, büyüklüğüne ulaşmasında ki başlıca sebeplerden birisi oldu. Bizim ailemizin bu spor için döktüğü teri, verdiği mücadeleyi her zaman hor gördüler. Sanki yaptıklarımızı yapmasaydık her şey bugün ki halini bir şekilde alırmış gibi düşündünüz ama yanılıyorsunuz. 50 yılı aşkın süredir, ne zaman bu sektörün bir yıldıza ihtiyacı olsa her zaman ailemiz bu sorumluluğu yüklendi. Her zaman bu sektöre sahip çıktı. En başta büyük babamız, sonra büyük kuzenlerimiz ve şimdi de ben ve kuzenim, Tribal Chief'im Roman Reigns bu sorumluluğu üstlendik. Ailemizin bizlere bıraktığı bu mirası devam ettirmek adına buradayız. Mirası devam ettirmek için ise ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya devam edeceğiz. Gerekirse birilerinin üzerinden geçeceğiz, gerekirse şirketleri, sahiplerini, patronlarını yerlerinden edeceğiz. Aldığımız her aksiyonun sonucunda gülen taraf biz olacağız ve bize bahşedilen bu mirası, gururla bir sonraki neslimize taşımaya devam edeceğiz. Çünkü bizler büyüklerimizden böyle gördük, böyle öğrendik ve böyle eğitildik. Bize her zaman aile adını en iyi şekilde taşımamız gerektiği ve bir sonraki neslimize de bu adın ne kadar büyük olduğu, bu şirkette ne kadar önemli bir yeri olduğu ve her zaman en iyi şekilde korunması gerektiği öğretildi. Her kim ki ailemizin ismini lekelemeye, gölge düşürmeye kalkarsa; buna cürret ederse ona bu hadsizliğinin bedelini ödetmemiz gerektiği öğretildi.

Biz bu mücadeleye başlamışken ailemizin bazı üyeleri hala verdiğimiz bu mücadeleden uzak bir şekilde bizlerin yardımına sırt çeviriyor, uzattığı eli geri itiyor; yanlış yapıyor. Onlarda yaşatmaya çalıştığımız bu mirasın ne kadar önemli olduğunu ve ailemizin isminin yüceliğinin farkındalar. Çünkü hepimiz aynı kanı taşıyoruz. Hepimiz aynı şekilde büyütüldük ve aynı şekilde yetiştirildik. Sadece yokluğumuzda onlara doğru yolu gösterecek, pusula olacak kimsenin olmaması; gerçekten gitmesi gereken yönü görmemelerine sebep olmuş vaziyette. Ama artık buradayız, bir aile olarak. Daha hırslı, daha hırçın ve daha açız. Hiç bir şey amacımızı yerine getirmemize engel olmayacak. Artık bu şirkette güvende hiç kimse yok. Bundan sonra bu şirkette bulunan herkes ya önümüze çıkmayacak kadar akıllı bir korkak olmalı. Ya da önümüze çıkıp altımızda ezilecek kadar salak bir cesur. Her ne türden olurlarsa olsunlar artık hiç biri arkasına bakmadan yürüyemeyecek. Jacob, ben ve Roman sürdürmeye yemin ettiğimiz, ant içtiğimiz bu mirası ileriye taşımak adına her ne gerekiyorsa yapacağız. Ben buna hazırım, Jacob buna hazır ve bizler yüce şefimiz Roman Reigns'in gösterdiği hedef için, çizdiği yolda bizlerden ne yapmamızı isterse onları yapacağız.

Öyle değil mi Jacob...

Solo ellerini rampaya doğru açıyor ve Jacob Fatu'u ringe davet ediyor...

@Nature Boy​

Müziğinin duyulması ile birlikte "Samoan Werewolf" Jacob Fatu, sahnede gözüküyor. Fatu ringe yürürken spiker masasında konuşmalar dönüyor.


Michael Cole: Ah, harika! 20 dakika boyunca buradayız!

JBL: Burada ne sorun gördün, Cole? Harika şeyler izleyeceğiz.

Michael Cole: Bu mu harika? Şu adama bak, John! Bu adamın suçu olduğunu biliyor musun? PGW ringlerinde sabıka kaydı olan insanlar güreşmeye başladı!

JBL: Herkes hata yapar, Cole! "Samoan Werewolf" tam olarak bu spor için yaratılmış. O cüsse ile yapabildikleri... Agresifliğini saymıyorum bile.

Michael Cole: Ya—

JBL: Şşş! Başlıyor! Şu görsele bak!

Fatu, aprona çıktığında ışıklar kızarıyor ve kameraman, Fatu'nun öfkeden girdiği tuhaf mimiklerine odaklanıyor.



Fatu, Solo'nun kendisine uzattığı mikrofonu elinden kapıyor ve bağıra bağıra konuşmaya başlıyor.

Jacob Fatu: SOLO! BENİM KARDEŞİM!.. Tanrıya yemi̇n ederim ki söylediğin her şey doğrudur! Yüce ailemiz yıllardır bütün bu karı kılıklıların k------ -------rüyor!

Fatu'nun sokak ağzı ile söze girince PGW yayın ekibi Fatu'ya sansür atıyor. Ancak arenada bu söyleneni duyan seyirciler Fatu'yu yuhalamaya başlıyor.

Michael Cole: Bayanlar ve baylar, işte tam olarak bundan bahsediyordum. Bu adam, televizyon önünde olmamalı!

Taraftarın tepkisini önemsemeden sevinç nidaları atarken; kendisi hakkında söyleneni duyan Fatu, Cole'a dönüyor.



Jacob Fatu: Sen dahil olmak üzere, herkes bize biat edecek! İşaret parmaklarının havaya kalkmasına engel olabileceğini mi sanıyorsun? ASLA! Asla kimse buna engel olamayacak... Hard-cam'e döner ve... Olmak isteyenler varsa beni iyi dinlemesini istiyorum. Beni, kuzenlerimden farklı olarak; hayat, bir ateş çemberi içerisine attı. Hayat beni, sizin hayal dahi edemeyeceğiniz pisliklere buladı! Ancak ben yılmadım. Başıma gelen her şeye rağmen direndim. Bu direnci gösterebildiysem bunun sebebi ailemdir, benim şefim Roman Reigns'dir!..

Jacob Fatu: Eğer, onun buyruklarına karşı gelirseniz, onun danışmanına veya ailemden başka birisine saygısızlık ederseniz, karşınızda beni bulursunuz. Benim şefim adaletlidir, yücedir! O sizi bağışlayabilir. Ailemdeki insanlar size merhamet göstermek isteyebilir. Ancak işler benim inisiyatifime kalırsa... Kozunuzu benimle paylaşmak zorunda kalırsanız işte o zaman yandığınızın resmidir. Yüce Tanrı şahidim olsun ki sizi paramparça ederim! Eşinize yarım bir adam, çocuklarınıza bir şam babası olarak geri dönersiniz! Çünkü Samoan Werewolf'tan kaçış yoktur. Mevzu bahis, Jacob Fatu olduğunda durdurak yoktur! Ben kaosun, yıkımın ta kendisiyim! Beni sizden koruyabilecek tek şey, masanın başında oturan adamdır. O'na biat edin!

Jacob Fatu ve Solo Sikoa işaret parmaklarını havaya kaldırıp göz dağı veriyorlar.

@Akashi @Caliph​

Head of the Table...



Reigns ağır adımlarla yüzünde de hafif bir gülümsemeyle girişte etrafı kesiyor ve ağır adımlarla ringe giriyor. Arenanın büyük çoğunluğu parmaklarını havaya kaldırmış durumda. Fatu girer girmez mikrofonu uzatıyor ve Reigns konuşmaya başlıyor;

Roman Reigns : Solo ve Jacob... Ailemiz hakkında söyledikleriniz ve düşündükleriniz beni memnun etti. Şefiniz sizin bu tutumunuzdan dolayı memnun ve size her zaman kucak açmaya hazır. Şef onun kanını taşıyıp onun farkında olan herkese kucak açmaya hazır. Evet Solo bizi burada çoğu zaman hor gördüler. Düzen hep onların istediği gibi işledi. Yok sayıldık, gün yüzü göremedik ve yıprandık. Fakat hiçbir zaman pes etmedik ve bekledik. Elbet o gün gelecekti ve sahneye biz çıkacaktık. Şimdi ise her tarafta bizim korkumuzu hissederek hareket ediyorlar. Ya şef duyarsa? Ya şef hareketlerimizden hoşnut kalmazsa? Aldıkları nefesten bile tedirginler artık. Ve bu benim o kadar hoşuma gidiyor ki... Aylarca hatta yıllarca arka alanda yarısı Times Square meydanında yürür gibi burayı bir günlük aktivitesi olarak kullandı, yarısı ise ana olaylarda dönüp durdu. Ortada ne bir vizyon vardı, ne bir potansiyel vardı ne de bir sistem. Patronun buruşmuş toplarını kim avuçlarsa en başarılı o. Duruş yok, yetenek yok, konuşma yok. Sadece ardı ardına sıralanan anlamlı görünen içi boş kelimeler ve fiziksel olarak zayıflık. Fakat bundan sonra güçlü olmayan burada barınamayacak. Ailemiz etrafında oluşturulacak bu düzen de doğanın kanunu gibi işleyecek. Güçlü hayatta, zayıfın ise çürümüş bedeni toprağa karışmış biçimde. Şu vücuda bir bakın. Bir eksiklik görüyor musunuz? Bir zayıflık mevcut mu? Hayır çünkü ben çalıştım. Günlerim siz o yıldız bozuntularını yalandan alkışlarken çalışmakla geçti. K*çımdan terler aktı ve şimdi durdurulamazım. Çünkü bir sorumluluğum var. Şerefini korumam gereken bir ailem ve kazanmam gereken şeyler var. Ve bu kapıdan içeri giren ve sözleşmeyi imzalayan herkesin artık bir sorumluluğu var. O da burada biz varken hayatta kalmak. İsterlerse şeflerinin farkına varıp o parmaklarını beni her görüşte yukarı kaldırırlar, isterlerse bizi karşılarına alıp sonuçlarına katlanırlar. Bunu tek güreşçiler için söylemiyorum. Genel müdüründen, temizlikçisine, hatta kameraman bile.

Reigns kameramana doğru bakıyor, kameraman birden parmağını kaldırıyor.

Roman Reigns : Güzel. Fakat yeterli değil. Bizim ciddiyetimizi fark edememiş birileri hala var. Üstelik aynı kanı taşımamıza rağmen. Yani ne diyebilirim ki...



Roman Reigns : Eline bir kırbaç alıp popolarına dakikalarca vuran büyük kardeş olmak istemiyorum çünkü bu beni sizin gibi kibirli sıradan biri yapar. Onlar olgunca düşünecek yaşta ve aklını kullanabilen insanlar. Ve hanemize yüzde yüz bağlı hissetmelerini sağlamak istiyorum. Hiç bir pürüz olmadan tüm kalbiyle şefinin safında yer almalarını. Yoksa herkesi biraz dayakla yola getirmek kolay. Özellikle benim gibi biri için. Fakat dediğim gibi bu çok basit ve bağlılık içermeyen bir şey. Biz arkada kendimizi nasıl daha geliştiririzin planını yaparken bir ufak kız çocuğu gibi yanımızda somurtan tipler istemiyoruz. Yüzde yüz bağlılık istiyoruz. Solo'ya bir bakın. Sakinliğini sürekli koruyor ve aileden başka bir şey düşünmüyor. Tam bir İMPARATOR gibi. Ya da bu Solo için az. Daha farklı bir tabir kullanmak istiyorum. (Reigns hafif duraksayıp düşünüyor...) KINGPARATOR nasıl? Bence çok yakıştı ne dersin Solo? (Reigns Solo'yu hafif dürtüyor koluyla fakat Solo istifini bozmuyor.) Bence yakıştı... KINGPARATOR. Biraz da Jacob tarafından bakalım. Zamanında kötülüğün en dibini görmüş, hayatta kaybedecek bir şeyi kalmamış bir adam. Ona uğruna savaşacak bir yuva açtık çünkü hayatta herkes ikinci bir şansı hak eder. Şimdi ise bir cellat gibi ailemizin karşısındakilerinin kanını akıtmak için göreve hazır durumda.

Reigns, Jacob Fatu'ya doğru ilerliyor. Kafa kafaya gelmiş durumdalar ve Reigns, Fatu'ya "sana oyuncaklarını vereceğim can kardeşim" diyor. Daha sonra konuşmaya devam ediyor.

Roman Reigns : Yanımda böyle bir ikili varken dünyayı bile fethedebilirim fakat her zaman aile bütünlüğü önceliklerimden biridir. Yemek masasında boş sandalyeler olunca yemekten tat alamazsınız. Jimmy ve Jey. Neyi hala düşünüyorsunuz bilmiyorum fakat benim farkıma varmamak için bu kadar direnmeniz beni hoşnut etmiyor. Yine de size zarar vermeyeceğim... Şimdilik. Özellikle Jey. Omzundaki o kemer seni güçlü, bağımsız ve ayrı bir şef yapmıyor. Sen zayıfsın. Rekabet ettiğin adamın seni yaka paça benim yanıma getireceği kadar zayıfsın. Ve bu zayıflıkla omzundakinden olacak, daha da dibe batacaksın. Mizanin beni o contender maçına eklemedi çünkü hem o adamların hem de senin k*çını tekmelemem saniyelerimi almazdı ve bu kesin olacağı için satmazdı. Fakat Miz'in yanıldığı tek bir nokta var o da şu. Ben paranın ta kendisiyim. Attığım her adım zenginlik içeriyor. Burayı rekorlar abidesi yapacak kişi de benim. 50. şansında bile reaksiyon alamamış Alberto Del Rio değil. Sana sesleniyorum cabron. Kuzenimi, ailemin bir parçasını tutup benim üstüme atarak ne düşünüyordun? Onu farkıma varana kadar pataklayacaktım ve sen de bunu keyifle izleyecektin değil mi? Aklından bu geçiyordu değil mi? Senin düşündüğün kadar tahmin edilebilir bir adam değilim. Ya da şefinin odasına birden dalamazsın. Anlaşılan sen de benim pek farkıma varamamışsın. Öyleyse sana ve tekrar tüm dünyaya söylüyorum...

"ACKNOWLEDGE ME!"

Reigns mikrofonu atıyor ve tüm Bloodline'ın parmakları havaya kalkmışken kameralar kapanıyor.​