RPG Doğunun Başbuğu Öldü

Great Khali polis eskortu eşliğinde binaya giriyor, dört bir yanında kafasına türban bağlamış Hintliler var, yanında da sevgilisi. Sevgilisi, beyaz tenli, gözlüklü, uzun saçlı genç bir hanımoğlan. Khali'ye sırnaşmaya çalışıyor lakin Khali çok düşünceli camdan dışarıyı dalgın bir şekilde izlemekte.

"Nasıl olur? Bana bunu nasıl yaparlar! Terbiyesiz köpekler! Ulan! Ben ki milyar nüfuslu bir ülkenin en yüksek şahsiyetlerinden biri olmuşum, ben ki önünde devlet başkanının bile iki büklüm olduğu bir adamım. Benim olduğum bir şovda salt Hindistandaki reyting gelirlerinden milyar dolarlar kazanırsınız bre ahmaklar! Siz nasıl olur da, nasıl olur da bana s... çekersiniz? Nasıl olur da beni kapının önüne koyarsınız. Şimdi ben onlara göstermez miyim, onlara onlara... Neden durduk?"

Arabanın moturu sönüyor. Konvoydaki tüm arabalar da aynı şekilde tamamen sönmüş vaziyette. Otopark derin bir karanlığa bürünmüş. Sevgiliisi Khali'nin koluna sıkı sıkıya sarılıyor. Khali şoföre sorular soruyor ama cevap yok.

"Sağır mısın bre şoför? Cevap versene" şoförün omzuna elini atmasıyla çekmesi bir oluyor. Şoför çoktan tamuya varmış. Khali tedirginlikle arabadan iniyor, hanımoğlan da çığlık atmaya başlıyor.

"Çabuk gelin buraya adam ölmüş!" lakin bu çağrısı cevapsız kalıyor. Ortamdaki sessizlik esasında bir çığlık etkisi yaratıyor. Khali ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafa bakarken, bir yerden at nallarrının betona vurarken çıkardığı sesler geliyor. O tarafa doğru hızla dönüyor, lakin bu sefer nal sesleri arkasından geliyor. Khali bir o tarafa bir bu tarafa adeta sarhoş olurken hanımoğlan dehşet içinde bağırıyor. Khali arabasına doğru hızla dönüyor lakin iş işten geçmiş...Hanımoğlan güneş camının üstünde kanlar içinde yatıyor, tam göğüs arasından girip arabanın halıfleksine kadar saplanmış bir mızrak var üstünde. Khali o gün yediği tüm iğrenç, baharatlı, kepaze yiyecekleri kusuyor. Dizlerinin bağı çözülüyor ve yere çöküyor at nalı sesi yoğunlaşıyor, kafasını kaldırdığında tam karşısında atının üzerinde, simsiyah kukuletasıyla Undertaker'ı görüyor.

"Sen! Sen? Neden?" zorla konuşuyor Khali. Taker ise hiç cevap vermiyor, atını yavaş yavaş Khali'nin üzerine sürerken Khali doğruluyor ve canhıraş bir şekilde son gücünü kullanarak Taker'ın üstüne doğru koşuyor. Tüm otoparkın ışıkları sönüyor.

Çekik yeşil gözlerinden birisinde derin bir kılıç yarası olan iri kıyım bir adam bir mezara toprak atıyor. Undertaker, "bu kadar yeter Yamtar" diye buyuruyor. Yavaşça mezara doğru yaklaşıp elinde tuttuğu bir avuç toprağı havaya doğru kaldırıp sonra elini ters çevirerek mezara döküyor, ve dönüyor...Gözbebekleri sadece siyah renkten oluşuyor, yüzünde donuk bir ifade var fakat sonra dudağı hafifçe yukarı doğru kıvrılıyor; şeytani bir gülümseme.

"Ölümle savaşmak mı, ölüme giden yoldur. Sadece zaman meselesi. Nefes alan bir ölüden şu tabutun içindeki ölüye dönüşmeleri sadece zaman meselesi. Ölüm er ya da geç onları bulduğunda kaçacak bir yerleri kalmayacak. Güneş doğmadan çan sesleriyle uyandığınız gün bu şirketteki nefes alan ölüler için kıyamet vaktinin geldiği andır. O zaman geriye kalan sadece ben olacağım. Biat edenler huzur içinde uyuyacak. Karşı gelenler mi, azap içinde kavrulacak. Yarın sonucu belli olan bu savaş sizin için başlayacak. Hayatta kalmaya değil, ölüme paydaş olmaya çalışmak sizin elinizde. Zaman işlemeye başladı.

dehşet
kapıda
anahtarı
tamuda"

Kamera kararıyor...