REALEZA! Müziğin ilk anlarından itibaren yoğun bir yuhalama başlıyor. Alberto Del Rio ise bundan oldukça keyif alıyormuş gibi gözükerek, konuşmasına başlıyor.
Alberto "El Patron" Del Rio: Winnipeg, sanki beni burada görmeyi beklemiyor gibisiniz ha? Açıkçası ben de Compton’dan sonra bu kadar kötü bir şehir göreceğimi beklemiyordum. (boo) Yani bu hayatta hiçbir şey, beklediğimiz gibi olmuyor. Tıpkı karşınızda gördüğünüz bu adam gibi. Doğum haberimi alan herkes, böylesine bir gücün ortasına doğan bu çocuğun, ömrünü bir diplomat olarak geçireceğini düşünmüş. Ama dediğim gibi, işler ne beklediğimiz ne de düşündüğümüz gibi gitmiyor. Tıpkı kimsenin o küçük çocuğun, bu kıtanın yetiştireceği en büyük güreşçi olacağını düşünmemesi gibi. Winnipeg… size son bir şans veriyorum. Doğru olanı tasdiklemeniz için son bir şans… Kuzey Amerika’nın yetiştirdiği en büyük güreşçiye saygı duymak için son bir şans. (boo) Siktirin! Ne düşünüyorsunuz ha? En iyi güreşçilerin Manitoba’dan çıktığını falan mı? (cheer) O zaman size ufak bir ders vereyim mankafalılar, Kenny Omega’nın bugüne kadarki en büyük başarısı koltukları 20 dolardan satılan şirketlerin kemerlerini aynı anda toplaması. Jericho’nun en büyük başarısı 25 yıl önce aldığı iki galibiyet ve Roddy Piper sizden o kadar utanıyor ki bir an bile Winnipeg’li sanılmamak için büyükbabasından kalan eteği üzerinden hiç çıkartmadı. Toprağın bol olsun Rowdy, o eteğin önemini bu insanlara baktıkça daha iyi anlıyorum. Ve son bir şey, bu şehrin adını kim koydu amına koyayım? Aklıma bu şehirden önce bal yiyen bir ayı geliyor ve bahsine varım ki o sizden çok daha önemli. Başlangıçta da dediğim gibi millet, hiçbir şey beklediğimiz gibi olmuyor. Ve eminim bu gün, tüm bu gerçekleri duymayı beklemiyordunuz. (boo) Ama merak etmeyin, parti daha yeni başlıyor. Bugün, bu gerçeklerin ardı arkası kesilmeyecek. (ceketini çıkartıyor) Hazırsanız başlayalım mı millet? Hazır mısın ha şampiyon?
Seyircilerin reaksiyonu tamamen olumsuzdan biraz daha olumluya evrilse bile yine yuhalamalar altında konuşmaya devam ediyor.
Alberto "El Patron" Del Rio: Şampiyon demek yeterli kalırsa tabi.. Şirketin ilk Triple Crown’ın sahibi, şirketin en uzun takımlar şampiyonluğunun sahibi ve uzunca bir süredir omuzunda tuttuğun o şey, tüm bu takdiri hak ediyor. (gülüyor) Fakat hala başaramadığın o kadar şey var ki… Listenin başı olarak şunu söyleyebilirim sanırım… iyi bir arkadaş olmak? (gülmeye devam ediyor) Ama korkma dostum, ne kadar kötü bir arkadaşsan ondan daha kötü bir akıl hocasısın. Yanındaki çocuğa açıyorum, umarım geç olmadan tüm bu olanların farkına varır. Onu nasıl kullandığının, onda yaşayamadığın o gençliği yaşamaya çalıştığının, onu her ihtiyacı olduğu anda yalnız bıraktığının… umarım farkına varır. Eğer kısa bir sürede bunun farkına varmazsa… karşısında göreceği kişi bugüne kadar şirkete damgasını vurmuş kişi yerine değil taşakları, hiç olmamış biri olmayı dileyen bir adam olacak. Herhangi bir adam. (seyircilerin desteğini yavaş yavaş kazanıyor gibi gözüküyor) Çünkü bunu yaptım Venis. Bunu ilk ben yaptım. Seni çaresiz gösterdim. Bunu 8 ayı seninle geçmiş Mayhem yapamadı veya omzundan o kemeri söküp aldığın Hardy… bunu ben yaptım Venis. Ve yollarımız sadece bir kez kesişti. Civil War’da. Seni öylesine sert kilitledim ki, en sonunda gözlerin bile karardı. Ve günün sonunda omzunda bir kemer olsa bile, seni o ringden bir mağlup olarak gönderdim. Tıpkı yarın yapacağım gibi! Ve Venis, bana ister inan ister inanma ama, gerçek erkeklik böyle olur. Dediklerini yaparak. Laflarının arkasında durarak, sadece kadınların değil! Ve ben bugüne kadar bu zavallılara verdiğim her sözü tuttum. Will Ospreay’i ilk kez deviren kişi oldum, siktiğimin ana kemerini tam iki kez kazandım ve No Way Out’ta… No Way Out’ta ne olursa olsun, bu sayıyı 3 yapacağım. Size söz veriyorum Winnipeg halkı… (tepkiler bölünüyor bir kez daha)
Alberto Del Rio yine tepkilerden aldığı keyifle devam ediyor konuşmasına.
Alberto "El Patron" Del Rio: Ve sen çocuk… evet sen. (omega’yı gösteriyor) Hislerini biliyorum, karnındaki kelebekler bir zamanlar bende de uçuyordu. Kariyerinin baharında, en önemli maçını kendi memleketinde yapmak. Rüya gibi. Kazanırsan tüm bu olacakları düşünsene, tüm şehir bir parti evine dönüşecek neredeyse. Ve bunu ne benim ne de başkaları için yapacaklar, sadece senin için Kenny. (omzuna dokunuyor) Fakat düşünüp, daha fazla zaman kaybetmene gerek yok. Çünkü bu asla olmayacak. (boo) Yetenekli çocuksun, hatta muhtemelen buradaki herkesten daha yeteneklisin. Hatta. Hatta sana baktığımda kimi görüyorum biliyor musun? William’ı. Belki onun tahtını alabilirsin, şirketin yeni altın çocuğu olabilirsin. Alberto Del Rio’nun ardından şirketin en dominant ikinci adamı olabilirsin. Belki uslu bir çocuk olursan, iki kemeri aynı anda bile tutabilirsin fakat Kenny… o gün bu gün değil. Hala vaktin var. Hala geliştirmen gereken onca şey var ki… Burada olmanın tek sebebi, rakip olarak sana Bo Dallas’ın seçilmiş olması. (boo) Ama dediğim gibi, her şeye rağmen, sen de ışık var. Fakat hayallerinin çok altında. Belki bu şirketteki misyonunu Velveteen’den Televizyon Şampiyonluğunu alsaydın bitirebilirdin bile, daha ötesi… zor, çok zor Kenny. Bu şirket senin gibi adamları ilk günden beri öğütüyor ve hayatta kalabilmek için güçlü olman lazım, en güçlüsü. Alberto Del Rio olman lazım. (boo) Hey! Biliyorum, bunlar hoşunuza gitmiyor ama en başında dediğim gibi bugün sadece gerçekleri konuşacağım! (boo) Günün sonunda yine inanmak istediklerinize inanabilirsiniz! Omega’nın size sattığı hayallere inanabilirsiniz! Onun Purification Era’nın yüzü olacağından, sektörü değiştiren adam olduğundan, tarihin en iyisi olacağından falan falan… Fakat size bir şey söyleyeyim! Sektörü değiştiren adam tam karşınızda duruyor! Bu kıtadaki tüm majör kemerleri kazanmış adam karşınızda duruyor, bu kıtanın yetiştirdiği en büyük güreşçi karşınızda duruyor, bu kıtanın yetiştirdiği en sert güreşçi karşınızda duruyor biraz saygınızı takının amına koyayım! (yuhalamalar iyice artmaya başlıyor)
CM Punk'a dönüyor.
Alberto "El Patron" Del Rio: Bu şirketteki favori virüsüm. Evet sen, sen Punk! PGW’un görmüş olduğu en büyük orta yolcu. Eminim ki 2013’ten seni tanıyan birisini getirsem ve karşına koysam, seni tanıyamaz. Çünkü en başındaki misyonun bu muydu ha Punk? Sessizlerin sesi? İnsanların kurtarıcısı? Eğer gözünüzü kapar ve son 15, 20 seneyi düşünürseniz bu adamın ne olduğunu çok kısa bir süre içinde çözeceksiniz. Basit bir İsa çakması. Tıpkı türevleri gibi, sadece konuşurlar. Yapabildiklerinin çok ötesinde konuşurlar ve bunların hepsi birkaç mürit için. Ama Punk, ne sen ne de müritlerin beni ilgilendirmiyor. Bu şirketteki en keyif aldığım an, seni çarmıha gerdiğim o an olacak. (boo) Yapmayın! Bu adamın ne amaçladığını görmüyor musunuz? NOW’un en büyük pisliği, en büyük mikrobu, NOW’a gittiği ilk günden bu yana PGW’a aklınıza gelebilecek her şeyi söyleyen bu adamı şu an alkışlamak içinize cidden siniyor mu? Hepiniz Punk’tan daha karaktersizsiniz, bu ne kadar da zor olsa. Yapmaya çalıştığın şeyi bu insanlardan saklıyor olabilirsin Punk ama ben görüyorum. Ve bir kez daha başarısız olacaksın. Yine birisi, seni gerçeklerle yüzleştirecek. Hayır, hayır… bu bir metafor değil. Bu sefer karşındaki “gerçek”, Mike Jackson olmayacak. Ben olacağım Punk. Ve bir kez daha senin Dünyanın en rezil adamı olduğunu kanıtlayacağım. Hatta istersen bunu 6 köşeli bir kafesin içinde bile yapabiliriz. Çünkü ben sen değilim Punk. Dövüşmekten korkmam, henüz ikinci maçımda bundan vazgeçmem. Ben karşımdaki kim olursa olsun, sadece onu o ringde öldürmeye çalışırım. Ve bunu bir erkek gibi yaparım, yerde yatarak değil. O yüzden bugün kanımı akıttığım o ringe bakınca, bundan utanmıyorum. Aksine, bir şeyleri kanıtlayabilmenin verdiği o huzurla kafamı yastığa koyabiliyorum. Ama üzülme Punk, sen de bazı şeyleri kanıtladın. Asla benim gibi bir erkek olamayacağını. Ben güçlüyüm Punk. Zenginim. Bu şirketteki bazı şeyleri başarmış tek adamım. Bu şirketin her kader anındaki tek adamım. Kafeslerden galibiyet çıkaran bir adamım. Ben bir erkeğim Punk. Ben bu şirketin ve senin olmayacak isteyeceğin her şeyim. (boo)
Son sözünden sonra içten bir kahkaha patlatıyor Del Rio, devamında ise Joe tarafına doğru yaklaşıyor.
Alberto "El Patron" Del Rio: Joe… bu şirkette şiddetin en büyük temsilcisi. (karışık reaksiyonlar geliyor) Hayır… hayır, cidden öyle! Kendisinin ilk Summerslam’de alamadığı galibiyet yüzünden aylarca Will Ospreay’a sabrettik ve bu… bu şirketin görebileceği en büyük şiddetti Joe, tebrik ederim. Sanırım bu dominantlığın arkasında yatan şey bu, eski bir güreşçi eskisini yenemeyip, PGW’a Will Ospreay belasını bulaştırıp kaybolmak. Bu senin için bile… ezikçe Joe. Fakat şanslısın. Şanslısın ki bu şirkette ben varım. Herkesin götünü toplayan o kişi. Öncesinde Ospreay belasını, daha sonra da O’Neil belasını bu şirketten uzaklaştırdım fakat insanların karşısına çıktığımda aldığım tek şey seninkinden büyük bir yuhalama. (seyircilere dönüyor) Cidden hiçbir şeyi hak etmiyorsunuz. Bu şirket için yaptığım hiçbir şeyi hak etmiyorsunuz! Ancak bundan sonra her şeyi kendim için yapacağım. Keyfim için. Önce Winnipeg’de tarih yazacağım ve 3. ana kemer şampiyonluğumu kazanacağım. Daha sonrasında ise malikanemde ayak ayak üstüne atıp, içebileceğim kadar şampanya ve bolca kadınla bu kariyeri bitireceğim. Ve o günden sonra, sizin götünüzü kurtaracak bir Alberto olmayacak. Şirkette bugüne kadar kendini dominant tanıtmış herkesi bayıltan Alberto olmayacak. Ama… ama öncesinde senin hesabını göreceğim Joe. Bunun için meraklanma. O kafeste baş başa kaldığımızda, senin kaderini de diğerlerinden ayırmayacağım. Seni kendi silahınla vuracağım ve gerçek Submission Specialist kimmiş, göreceksin. Ve o an, şu an duymadığın saygıyı sike sike vermek zorunda kalacaksın. Ama bu umurumda değil, bu şirkette senin saygın… ihtiyacım olan son şey. İhtiyacım olan tek şey Val’ın omzunda duruyor ve emin olun gecenin sonunda kimse onu benden alamayacak. Söz veriyorum Winnipeg, erkek sözü! Hometown çocuklarınızın olmadığı kadar erkek, sözü. (boo)
Devam ediyor...
Alberto "El Patron" Del Rio: Winnipeg hadi ama, gerçeklerden söz ediyorum. Biraz daha saygı duymalısınız, ne kadar hoşunuza gitmese bile. Çünkü bizlerde bunu yapıyoruz. Ne kadar hoşumuza gitmese bile, saygı duymak zorunda kalıyoruz. Değil mi Mr. Berto? (gülüyor) Aylar öncesinde önce kuzeninin ardından da bu adamın güreş kariyerini bitirdim ve kendisi şu an genel menajerim. Baksanıza ne kadar iyi anlaşıyoruz. (gülüp, berto’ya sarılıyor ama berto’dan aynı dönüşü alamıyor) Hayat böyledir çocuklar, laflarımızı, yaptıklarımızı iyi seçmeliyiz. Yoksa günün sonunda şu adam gibi hayatınız boyunca Alman olmadığınızı kanıtlamaya çalışırsınız. Şu üzerindeki kabana bak, basın toplantısına mı geliyorsun yoksa gay-bar etkinliğine mi? Bilmiyorum GUNTHER… ama içimde sana karşı beslediğim bir nefret var. Belki bu akromegali gibi gözükmenden kaynaklanıyordur belki de kendini olduğundan fazla görmenden. Bunun sebebini netleştiremiyorum fakat o çemberin içinde senin gidişatını netleştireceğim. Ve bir daha asla bu kadar yukarıya tırmanamayacaksın. Tutunduğun o basamağı kırdığımda, kariyerinde sen gibi… tepetaklak olacak. Ve belki o zaman Winnipeg beni affeder ha? (alkışlar geliyor) Siktirin gidin, yüzsüz adamlar. Ne sizin affınıza ne de başka bir şeyinize ihtiyacım var. No Way Out’ın sonunda ihtiyacım olan tek bir şey var ve onu alıp, bu bok çukurundan kurtulacağım. Ve ömrüm boyunca bir daha asla, asla buraya uğramayacağım. WINNIPEG. KANADA. Benim adım, benim adım Alberto Del Rio ve siz bunu biliyorsunuz. No Way Out’ta görüşüp, bir daha görüşmemek üzere!
Del Rio tepkilerin altında mikrofonu yere fırlatıp, geldiği yerden geri gidiyor. İnanılmaz büyük bir yuhalamanın altında baş başa bırakıyor diğer katılımcıları.