- Katılım
- 2 Tem 2023
- Konular
- 45
- Mesajlar
- 6,736
- Beğeni sayısı
- 1,840
- PG Nakit
- 865
- RPG Karakteri
- Val Venis
- Favori Güreşçi
- John Cena
Şehrin en işlek caddelerinden birinde yürüyordu. Ağır adımlarla çevreyi, insanları süze süze ilerlerken saatinin navigasyonunu kapattı. Stüdyonun olduğu binaya 100 metre kadar kalmıştı. Akşam olmak üzereydi. Sabahtan beri dışarıdaydı. Programı yoğundu. Fakat problem etmiyordu. Bunu, kendisi istemişti. Reklam anlaşmaları, çekimler, hayran buluşmaları, etkinlikler ve daha bir sürü şey... Şimdi de bir podcaste konuk olacaktı. Seyahatler, spor programı ve kızlar dışında geri kalan zamanını bunlara harcıyordu. Zamanla daha işkolik birine dönmüştü. Boş vakitlerinde sıkılıyordu. Böylesi çok daha iyiydi.
Cadde cıvıl cıvıl. Bazılarıyla göz göze geliyordu. Önce suratına, sonra da tüm heybetiyle omzunda sergilediği PGW Şampiyonluğuna bakıyorlardı. Onu tanıyanlar yüz ifadesiyle bir şekilde bunu belli ediyordu. Kimininse ne düşündüğü anlaşılmıyordu. Boş bakan ruhsuz gözler... Venis, böylelerini seks yaparken hayal edemiyordu. Telefonu çalmaya başladı.
"Tell me baby are you wet
I'm gonna get you wet"
Arayan, varis Tyler Bate'ti. Bir süre telefona öylece baktı. Sonra, kafayı kaldırıp stüdyo binası olduğu düşündüğü taş binaya... Telefon ısrarla çalıyordu. Venis suratını ekşitti. Sağa sola baktı. Adımlarını giderek sıklaştırıp çağrıyı reddetti. Telefonu sessize aldı ve binaya girdi.
***
Gömleğini pantolonun içine iliştiren fağuşeyi izliyordu. Fakat daha çok, arkasındaki aynadan götünü... Fağuşe, Venis'in onu süzüşüne masumca sırıttı. Venis buna daha çok güldü. Saçlarını, kılık kıyafetini, kadınların önem verdiği tüm o önemsiz şeyleri son kez kontrol edip çantasını koluna geçirirken Venis de yataktan çıkma zahmetinde bulundu. Onu bahçe kapısına kadar geçirdi. Fağuşe taksiye atlayıp giderken Venis, şimdi gözüne daha da büyük görünen evine doğru döndü. Bir an durup telefonunu çıkardı. Mesaj ve bildirim doluydu.... Hepsini okumadan kapadı. Fakat birden durdu telefona yaklaştı. Bate'ten bir mesaj vardı. Manas destanı gibi bir mesaj. Ayrılma arefesinde yazılan Sokrates'in savunması misali o tür mesajlardan... Venis göz ucuyla okumaya başladı. Başlamasıyla bitirmesi de bir oldu. Başka bir zaman okurdu. Şu an bu yükü kaldıracak durumda değildi. İçten içe Bate'e biraz da öfke duydu. "Güçsüz çocuk! Yine ne derdi var kim bilir?"
Eve yönelecekti ki biri ona seslendi. 10 üzerinden 5 bir kadın, ona yaklaşırken aynı zamanda taksiyi süzüyordu.
Gergin Görünüşlü Kadın: Merhaba.
Val Venis: Merhaba?
Gergin Görünüşlü Kadın, eliyle yandaki villayı işaret etti. "Yeni komşunuzum. Siz de eşinizle beraber burada oturuyorsunuz sanırım?"
Val Venis: Eşim mi? Oh, hayır... Yani evet! Burada oturuyorum, tek başıma.
Kadın elini uzatır.
Gergin Görünüşlü Kadın: Ben Mary. Tanıştığıma memnun oldum. Ablamla beraber dün taşındık.
Yan bahçeyi incelemeye başlayan Venis, kadının elini havada bırakmaz. "Hoş geldiniz. Sakin bir yerdir."
Mary: Ah, evet. Öyle görünüyor. Tercih etmemizin sebeplerinden biri de buydu zaten.
Venis kafa sallayıp bahçeye yönelecek gibi olur.
Mary: Sizi bir yerden tanıyor gibiyim ama?
Venis ilk defa gülümser. Küçümseyici bir gülüş.
Mary: Manhattan'da gayrimenkul değerlemeyle ilgili bir konferansa katılmış mıydınız?
Venis'in yüzü düşer.
Val Venis: Kesinlikle hayır.
Mary mahcup bir tavırla gülümser.
Mary: O halde karıştırdım... Ben sizi tutmayayım. Bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeden isteyebilirsiniz. Ne derler, komşu komşunun külüne muhtaçtır.
Val Venis: Teşekkürler.
Venis eve girip kapıyı kapatırken kadının ne kadar eski kafalı olduğunu düşünür. Antrede bir süre öylece durur. İçeriyi süzer. Derin bir iç çektikten sonra zuladan soğuk biraları çıkarır. Televizyonun karşısına gömülür ve zaplamaya başlar. Kenara fırlattığı telefonun ekran parlaklığından arandığını fark eder. Kim olduğunu az çok tahmin ediyordur. Ancak istifini bozmadan bacaklarını sehpaya uzatır. Kanepeye gömülür ve boş gözlerle haber spikerine odaklanır.
Cadde cıvıl cıvıl. Bazılarıyla göz göze geliyordu. Önce suratına, sonra da tüm heybetiyle omzunda sergilediği PGW Şampiyonluğuna bakıyorlardı. Onu tanıyanlar yüz ifadesiyle bir şekilde bunu belli ediyordu. Kimininse ne düşündüğü anlaşılmıyordu. Boş bakan ruhsuz gözler... Venis, böylelerini seks yaparken hayal edemiyordu. Telefonu çalmaya başladı.
"Tell me baby are you wet
I'm gonna get you wet"
Arayan, varis Tyler Bate'ti. Bir süre telefona öylece baktı. Sonra, kafayı kaldırıp stüdyo binası olduğu düşündüğü taş binaya... Telefon ısrarla çalıyordu. Venis suratını ekşitti. Sağa sola baktı. Adımlarını giderek sıklaştırıp çağrıyı reddetti. Telefonu sessize aldı ve binaya girdi.
***
Gömleğini pantolonun içine iliştiren fağuşeyi izliyordu. Fakat daha çok, arkasındaki aynadan götünü... Fağuşe, Venis'in onu süzüşüne masumca sırıttı. Venis buna daha çok güldü. Saçlarını, kılık kıyafetini, kadınların önem verdiği tüm o önemsiz şeyleri son kez kontrol edip çantasını koluna geçirirken Venis de yataktan çıkma zahmetinde bulundu. Onu bahçe kapısına kadar geçirdi. Fağuşe taksiye atlayıp giderken Venis, şimdi gözüne daha da büyük görünen evine doğru döndü. Bir an durup telefonunu çıkardı. Mesaj ve bildirim doluydu.... Hepsini okumadan kapadı. Fakat birden durdu telefona yaklaştı. Bate'ten bir mesaj vardı. Manas destanı gibi bir mesaj. Ayrılma arefesinde yazılan Sokrates'in savunması misali o tür mesajlardan... Venis göz ucuyla okumaya başladı. Başlamasıyla bitirmesi de bir oldu. Başka bir zaman okurdu. Şu an bu yükü kaldıracak durumda değildi. İçten içe Bate'e biraz da öfke duydu. "Güçsüz çocuk! Yine ne derdi var kim bilir?"
Eve yönelecekti ki biri ona seslendi. 10 üzerinden 5 bir kadın, ona yaklaşırken aynı zamanda taksiyi süzüyordu.
Gergin Görünüşlü Kadın: Merhaba.
Val Venis: Merhaba?
Gergin Görünüşlü Kadın, eliyle yandaki villayı işaret etti. "Yeni komşunuzum. Siz de eşinizle beraber burada oturuyorsunuz sanırım?"
Val Venis: Eşim mi? Oh, hayır... Yani evet! Burada oturuyorum, tek başıma.
Kadın elini uzatır.
Gergin Görünüşlü Kadın: Ben Mary. Tanıştığıma memnun oldum. Ablamla beraber dün taşındık.
Yan bahçeyi incelemeye başlayan Venis, kadının elini havada bırakmaz. "Hoş geldiniz. Sakin bir yerdir."
Mary: Ah, evet. Öyle görünüyor. Tercih etmemizin sebeplerinden biri de buydu zaten.
Venis kafa sallayıp bahçeye yönelecek gibi olur.
Mary: Sizi bir yerden tanıyor gibiyim ama?
Venis ilk defa gülümser. Küçümseyici bir gülüş.
Mary: Manhattan'da gayrimenkul değerlemeyle ilgili bir konferansa katılmış mıydınız?
Venis'in yüzü düşer.
Val Venis: Kesinlikle hayır.
Mary mahcup bir tavırla gülümser.
Mary: O halde karıştırdım... Ben sizi tutmayayım. Bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeden isteyebilirsiniz. Ne derler, komşu komşunun külüne muhtaçtır.
Val Venis: Teşekkürler.
Venis eve girip kapıyı kapatırken kadının ne kadar eski kafalı olduğunu düşünür. Antrede bir süre öylece durur. İçeriyi süzer. Derin bir iç çektikten sonra zuladan soğuk biraları çıkarır. Televizyonun karşısına gömülür ve zaplamaya başlar. Kenara fırlattığı telefonun ekran parlaklığından arandığını fark eder. Kim olduğunu az çok tahmin ediyordur. Ancak istifini bozmadan bacaklarını sehpaya uzatır. Kanepeye gömülür ve boş gözlerle haber spikerine odaklanır.
Son düzenleme:
