Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Yeni profil mesajları
Son aktiviteler
Kullanıcılar
Aylık Konu İstatistikleri
Şu anki ziyaretçiler
Yeni profil mesajları
Profil mesajlarında ara
Ayın En Çok Mesaj Atanları
RPG İstatistik
Rozetler
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Konuya cevap cer
Ana sayfa
Forumlar
Güreş Dışı
Edebiyat, Tarih & Felsefe
İslam Hakkında
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Mesaj
<blockquote data-quote="KALKTI!!!!" data-source="post: 234016" data-attributes="member: 63"><p style="text-align: center"><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: rgb(184, 49, 47)">4. UMUT HER ZAMAN VAR MI? DİN DALLI BUDAKLI, ANLAŞILMASI ZOR MU YOKSA İNSAN ZATEN DİN ÜZERE Mİ YARATILMIŞTIR?</span></strong></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"Ufak tefek kusurlar dışında, büyük günahlardan ve çirkinliklerden kaçınanlara gelince, Rabbinin bağışlaması çok geniştir. O, sizi topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında saklı (ceninler hâlinde) bulunduğunuz sırada (bile) sizi iyi bilendir. (Bu nedenle) kendinizi temize çıkarmayın! O, [takvâ]lı (duyarlı) olanı iyi bilendir."</em> <strong>Necm 32.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Bu ayet ilk başta tuhaf gelir. İlk cümlede, sınıfta nasıl davranmanız gerektiğini size söylerken ufak tefek şımarıklıklarınıza gülüp geçen bir öğretmen havası vardır. Tuhaflığın sebebiyse bu değildir. Cümleyi okuyunca birçoğunun aklında şu soru belirebilir: Madem ufak tefek kusurlar affedilecek, o halde neden günah olarak nitelendiriliyor?</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Bazı insanlar o kadar boka batıyorlar ki bir süre sonra battı balık yan gider psikolojisine girebiliyorlar. Ya da özeleştiri konusunda kendine acımasız davranan insanlar da azımsanmayacak sayıda. İstenmeyen bir durum olduğunda, suçlu olmadıkları halde suçluluk psikolojisine girebiliyorlar. O olayda takılıp kalıyorlar ve kendilerini o olayla özdeşleştiriyorlar. Bu iki örneğe benzer şekilde, hata yaptığının farkında olan veya hatalı olduğunu zannedenler Tanrı inançları olduğu halde ondan ümidi kesebiliyorlar. Bu soruyu cevaplandırarak varmak istediğim sonuç şu ki, İslam eli sopalı gaddar bir Tanrı profili çizmez. O, nolursanız olun sizi her halinizle kabul eden bir psikolog/ psikiyatrı andırır. İnsan olduğumuzu, hatalar yapacağımızı, çünkü doğamızın buna yatkın olduğunu bizden daha iyi bilir.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Öte yandan birçok eylem veya durumda ahlaki yön vardır ve her şeyi bilen Tanrı'nın, o olay özelinde de ideal bir ahlaki hükmü vardır. Her şeyin en ince ayrıntısına kadar bilmesi Tanrı'ya bir yük olmadığı ve günah/ sevapları küçük - büyük olarak kategorize etmek Tanrı'nın enerjisini veya zamanını çalmadığı için her konuda standartlar olması tuhaf değildir. Biz insanlar, Kur'an'ın iddiasına göre zaten İslam üzere yaratılmışızdır.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."</em> <strong>Rum 30.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">İnançlı-inançsız, Müslüman-Yahudi-Satanist fark etmez, herkes din üzere yaratılmıştır. İnsan öldürmenin canice bir şey olduğunu bilmemiz gibi örnekler bunun en somut örnekleridir. Aylar önce açıp yarım bıraktığım Ahlak Felsefesi konusunda da varmak istediğim noktalardan biri buydu. Bazı ahlaki değerleri sezgisel olarak biliriz. Birinin sezdiği ahlaki bir değeri, bir başkası sezmeyebilir. Her şeyde olduğu gibi ahlak konusunda da insanların algı düzeyleri farklı farklıdır. X eyleminin ahlaksızca olduğunu sezen biri için kanıt Kur'an'dır. Böylece zaten inandığı bir şeyi temellendirmiş olur.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"Kitapta hiç bir şeyi ihmal etmedik."</em><strong> En'am 38.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"Biz sana her şeyi apaçık beyan eden kitabı indirdik."</em> <strong>Nahl 89.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Kur'an eksiksiz olduğunu iddia eder. Öyleyse ahlaki konulardaki emir ve yasakları da kayda değer "büyük ahlaki değerler"dir. Bunlar en önemli kurallardır. Bir de Kur'an'da yazmadığı halde ihtiyaç duyduğumuz, ihtiyaç duymayıp sezinlediğimiz ahlaki değerler vardır ki onlar "ufak tefek kusurlar/ iyilikler"dir.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Özetle, "Kur'an'da bir odaya girerken sağ ayakla girin yazmıyor, o halde Kur'an eksik" diyerek dertsiz başımıza dert açmak yerine Kur'an'da belirtilen büyük ahlaki değerleri (bunlar aslında herkesin bildiği ve biz, İslam bunu emrediyor dediğimizde küçümsenen; haksız yere cana kıymamak, fakire-yetime yardım etmek, hoşgörülü olmak, vs...) referans alarak yaşanması gerekir. Ahlakın temellendirmesinde Tanrı'ya ihtiyaç duymayan materyalist mentalitedekiler de şunu söyler: "Fakire-yetime yardım etmek, güzel konuşmak, nazik olmak, iyiyi güzeli tavsiye etmek, hoşgörülü olmak... Sahiden, din bundan mı ibaret?" Zaten doğuştan sahip oldukları bazı ahlaki yargıların, reddettikleri kitabın özünü oluşturması nedeniyle şaşarlar. Dinin bu kadar basit olmadığı, arkada başka şeyler döndüğü yanılgısına kapılırlar. Hadisçilerin Kur'an'a sıra gelmeyen tonlarca ciltlik kitapları da bu paranoyalarına malzeme verir.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center">Aslında iyi bir insan olmak kolay, kötü olmaksa zordur.</p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"En güzeli (Kur’an’ı) doğrularsa, kolay olanı (cennete gitmeyi) ona kolaylaştıracağız."</em> <strong>Leyl 6, 7.</strong></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"><em>"En güzeli (Kur’an’ı) yalanlarsa, ona da zor olanı (cehenneme gitmeyi) kolaylaştıracağız."</em> <strong>Leyl 9, 10.</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="KALKTI!!!!, post: 234016, member: 63"] [CENTER][SIZE=5][B][COLOR=rgb(184, 49, 47)]4. UMUT HER ZAMAN VAR MI? DİN DALLI BUDAKLI, ANLAŞILMASI ZOR MU YOKSA İNSAN ZATEN DİN ÜZERE Mİ YARATILMIŞTIR?[/COLOR][/B][/SIZE] [I]"Ufak tefek kusurlar dışında, büyük günahlardan ve çirkinliklerden kaçınanlara gelince, Rabbinin bağışlaması çok geniştir. O, sizi topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında saklı (ceninler hâlinde) bulunduğunuz sırada (bile) sizi iyi bilendir. (Bu nedenle) kendinizi temize çıkarmayın! O, [takvâ]lı (duyarlı) olanı iyi bilendir."[/I] [B]Necm 32.[/B] Bu ayet ilk başta tuhaf gelir. İlk cümlede, sınıfta nasıl davranmanız gerektiğini size söylerken ufak tefek şımarıklıklarınıza gülüp geçen bir öğretmen havası vardır. Tuhaflığın sebebiyse bu değildir. Cümleyi okuyunca birçoğunun aklında şu soru belirebilir: Madem ufak tefek kusurlar affedilecek, o halde neden günah olarak nitelendiriliyor? Bazı insanlar o kadar boka batıyorlar ki bir süre sonra battı balık yan gider psikolojisine girebiliyorlar. Ya da özeleştiri konusunda kendine acımasız davranan insanlar da azımsanmayacak sayıda. İstenmeyen bir durum olduğunda, suçlu olmadıkları halde suçluluk psikolojisine girebiliyorlar. O olayda takılıp kalıyorlar ve kendilerini o olayla özdeşleştiriyorlar. Bu iki örneğe benzer şekilde, hata yaptığının farkında olan veya hatalı olduğunu zannedenler Tanrı inançları olduğu halde ondan ümidi kesebiliyorlar. Bu soruyu cevaplandırarak varmak istediğim sonuç şu ki, İslam eli sopalı gaddar bir Tanrı profili çizmez. O, nolursanız olun sizi her halinizle kabul eden bir psikolog/ psikiyatrı andırır. İnsan olduğumuzu, hatalar yapacağımızı, çünkü doğamızın buna yatkın olduğunu bizden daha iyi bilir. Öte yandan birçok eylem veya durumda ahlaki yön vardır ve her şeyi bilen Tanrı'nın, o olay özelinde de ideal bir ahlaki hükmü vardır. Her şeyin en ince ayrıntısına kadar bilmesi Tanrı'ya bir yük olmadığı ve günah/ sevapları küçük - büyük olarak kategorize etmek Tanrı'nın enerjisini veya zamanını çalmadığı için her konuda standartlar olması tuhaf değildir. Biz insanlar, Kur'an'ın iddiasına göre zaten İslam üzere yaratılmışızdır. [I]"O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."[/I] [B]Rum 30.[/B] İnançlı-inançsız, Müslüman-Yahudi-Satanist fark etmez, herkes din üzere yaratılmıştır. İnsan öldürmenin canice bir şey olduğunu bilmemiz gibi örnekler bunun en somut örnekleridir. Aylar önce açıp yarım bıraktığım Ahlak Felsefesi konusunda da varmak istediğim noktalardan biri buydu. Bazı ahlaki değerleri sezgisel olarak biliriz. Birinin sezdiği ahlaki bir değeri, bir başkası sezmeyebilir. Her şeyde olduğu gibi ahlak konusunda da insanların algı düzeyleri farklı farklıdır. X eyleminin ahlaksızca olduğunu sezen biri için kanıt Kur'an'dır. Böylece zaten inandığı bir şeyi temellendirmiş olur. [I]"Kitapta hiç bir şeyi ihmal etmedik."[/I][B] En'am 38.[/B] [I]"Biz sana her şeyi apaçık beyan eden kitabı indirdik."[/I] [B]Nahl 89.[/B] Kur'an eksiksiz olduğunu iddia eder. Öyleyse ahlaki konulardaki emir ve yasakları da kayda değer "büyük ahlaki değerler"dir. Bunlar en önemli kurallardır. Bir de Kur'an'da yazmadığı halde ihtiyaç duyduğumuz, ihtiyaç duymayıp sezinlediğimiz ahlaki değerler vardır ki onlar "ufak tefek kusurlar/ iyilikler"dir. Özetle, "Kur'an'da bir odaya girerken sağ ayakla girin yazmıyor, o halde Kur'an eksik" diyerek dertsiz başımıza dert açmak yerine Kur'an'da belirtilen büyük ahlaki değerleri (bunlar aslında herkesin bildiği ve biz, İslam bunu emrediyor dediğimizde küçümsenen; haksız yere cana kıymamak, fakire-yetime yardım etmek, hoşgörülü olmak, vs...) referans alarak yaşanması gerekir. Ahlakın temellendirmesinde Tanrı'ya ihtiyaç duymayan materyalist mentalitedekiler de şunu söyler: "Fakire-yetime yardım etmek, güzel konuşmak, nazik olmak, iyiyi güzeli tavsiye etmek, hoşgörülü olmak... Sahiden, din bundan mı ibaret?" Zaten doğuştan sahip oldukları bazı ahlaki yargıların, reddettikleri kitabın özünü oluşturması nedeniyle şaşarlar. Dinin bu kadar basit olmadığı, arkada başka şeyler döndüğü yanılgısına kapılırlar. Hadisçilerin Kur'an'a sıra gelmeyen tonlarca ciltlik kitapları da bu paranoyalarına malzeme verir. Aslında iyi bir insan olmak kolay, kötü olmaksa zordur. [I]"En güzeli (Kur’an’ı) doğrularsa, kolay olanı (cennete gitmeyi) ona kolaylaştıracağız."[/I] [B]Leyl 6, 7.[/B] [I]"En güzeli (Kur’an’ı) yalanlarsa, ona da zor olanı (cehenneme gitmeyi) kolaylaştıracağız."[/I] [B]Leyl 9, 10.[/B][/CENTER] [/QUOTE]
Yükleniyor…
Alıntı ekle…
İnsan doğrulaması
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
Güreş Dışı
Edebiyat, Tarih & Felsefe
İslam Hakkında
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Neler yeni
Giriş yap
Kayıt ol
Ara
Anasayfa
Üst
Alt
Kolay Giriş Yapın:
Facebook
Spotify
Kullanıcı adı yada e-posta adresiniz
Şifre
Şifrenizi mi unuttunuz?
Beni hatırla
Giriş yap
Kayıtlı hesabınız yok mu?
Şimdi kayıt ol