lafayette, la
Kameralarımız büyük bir açıklığa çevriliyor. Sönmüş bir kamp ateşinin durduğu büyük bir açıklıktayız. Yanmış çimenlerin üzerinde hatıra eşyaları, kıyafetler ve kuzu maskeleri göze çarpıyor. Çimenliğin üzerindeki bazı yeşilliklerin kırmızıyla ıslanmış olduğunu görüyoruz. Bray Wyatt bir hatırayı düşünüyormuş gibi elleri cebinde yanmış çimenleri izliyor.
Bu haksızlık adamım. Büyük bir haksızlık. Benim gibi bir adama, taklidini yapan bir oğlanı tımar etme vazifesini verdiler. Ve karşılığında vaadettikleri.... hak ettiğimden çok daha azı. Şu yanmış çimenlere bak biraz. Oraya baktığında tek renk görüyorsan senin için üzülürüm, çünkü kör bir adamsın. İçinde ritüel sırasında dökülmüş olan kanların kırmızısı, ruhlarını teslim etmişçesine ibadet eden adamların teri ve gazabı hatırlatması için kömüre çevirdiğimiz otların siyahı var. NOW'da şu anda benzer bir süreçten geçiyor. Bir renk cümbüşü... Turuncunun arkasına saklanmış onlarca renk.. Güç gösterisi yapanlar, mazinin altını çizenler ve geleceğe yönelik büyük sözler verenler. Ve bütün bunların arasında, beni siyah belleyip kendini karaya boyamak için her türlü hokkabazlığı yapan bir embesil var. Takım elbisesi ve video prodüksiyonuyla beraber toprak kazarak taşradan bahseden bir dangalak. Mabadından uydurduğu ve bir ekonomistin adını taktığı hayali karakterlerden emir aldığını düşünmekten hoşlanan bir adam. Cehaletini bize benzeyerek kapatmaya çalışıyor, zira benim aksime onun söylediklerinin hiç biri incir kabuğunu dolduracak şeyler değil. Wyatt Ailesini evlat edinmekten bahsediyor. (Wyatt sırıtıyor.) Yerkürede babasına tasma takıp gezdiren kaç oğul gördünüz? Ya da... canını 5 saniyede koparabilecek kapasitede bir adamın boyunduruğu altına girecek kaç kişi vardır? Evlat, sen yaşı olmayan adamları himayene alamazsın. Zannediyor musun ki Braun ya da Erick senin yanındaki garibanlar gibi bir küvezde doğdu, fani insanlarınki gibi bir yaşam sürdü ve akabinde o köylü önlüklerini giyerek benim yanıma koştular? Yanında gezdirdiklerinden biri, 2000'lerin ortasında bir tavşan gibi hoplayıp zıplıyor ve erkek arkadaşıyla hiç bir zaman bitmeyen bir ortaklıktan bahsediyordu. Şimdi ise kendi derisinden soyunmuş ve Dutch gibi bir maske takarak senin kanatların altına girmiş. İki sene sonra kimin altında olacağını kim bilebilir? Sanırım bunu Paul'ün eski erkek arkadaşına sormamız daha makul, onun altında ne kadar kaldıysa; senin altında da o kadar kalmayı planlıyor olabilir. Ama sana bir ders vereyim: Burası izci okulu ya da cemaat değil. Burası, bizim hayatımız. Sen ve arkadaşların gibi, prodüksiyon ekibiyle beraber buraya gelmiyoruz. Zaten burada yaşıyoruz. O sınırlara takılmış olan zihnin bunu algılayamıyor olsa da, senin ekibinin aksine Wyatt Ailesinin kökleri düşündüğünden daha sağlamdır.
Bizim yaşadığımız yerde karanlık da, aydınlık da bizim kontrolümüz altındadır. Canımız isterse, bütün lambaları söndürür ve ahaliyi hiç bitmeyeceklerini zannettikleri bir karanlığa boğarız. Bundan sıkıldığımız zaman ise, bir ıslıkla güneşi bulutların arasından çağırır ve bütün ormanı ışıkla kaplarız. Senin anlayamadığın şey ise, karadan aka o kadar hızlı şekilde geçeriz ki; saf güneşin altında, karanlıkta yaptığımız şeylerin hatırasını kimse fark edemez bile. Biz ne karanlığız, ne aydınlık. Karanlık da aydınlık da bizim hizmetkarlarımızdır. Bu yüzden içimizde bir parça güneş, bir parça da fırtına var. Ama senin ve cemiyet adını verdiğin topluluğun içinde yaz mevsiminden başka bir şey yok. Bütün iddialı sözlerin, bütün tehditlerin ve bir hafta "bize katılın" bir hafta "canınıza okuyacağız" şeklinde değişen mesajların, kapalı kapılar ardında ve yumruklarımızdan uzakta yankı bulabilir ancak. Senle ve ekibinle aynı mekana giriş yaptığımız her sekansta, bir kalp atımı dahi sürmeden işinizi bitirdik ve kuyruğunuzu kısıp ringden kaçmak zorunda kaldınız. Night of Champions'ta da bundan farklı olmayacak. Adamlarınla beraber ringin ortasında babacığını beklerken ışıktan bir kubbenin içinde gibi hissedeceksin kendini. Neredeyse uhrevi olarak yorumlayabileceğin bir aydınlığı kendine kalkan yapacaksın. Ardından ışıklar sönecek, bizim nefesimiz arenada hissedilmeye başlayacak ve avucumuza düştüğünüz zaman sizi açtığınız çukurdan çok daha derin bir kratere gömeceğiz. İşte karanlık o zaman başlayacak oğlum. Ve sen o çukurun dibinde debelenirken, uşağım olan güneşi bir kez daha hizmete çağıracağım. Evlatlarımız, yalın ayaklarıyla sizi gömdüğümüz mezarın üzerinde oyunlar oynarken, o kraterin dibinde canını almam ve acıya son vermem için bana yalvaracaksın.
Kardeşlerimle beraber o altınları dünyevi zevkler için teslim almayacağız. Trios unvanlarını elime geçirdiğim zaman, hikayenin seninle olan sayfasını tamamıyla kapattığımın bilinci ve huzuruna erişeceğim. Henüz bilmiyor olabilirsin ama, senin bir raf ömrün var evlat. Birisi olduğunu iddia ederek ve taklidini yaparak bu gösteriyi ancak belli bir noktaya kadar götürebilirsin. Night of Champions çok sıcak olacak, makyajın suratına doğru aktığında insanlar senin bu saykotik kişiliğin altına gizlemiş olduğun kabiliyetsiz ve beceriksiz delikanlıyı görecekler. Ben olmaya çalışırken sarf ettiğin eforun ruhundan ve vücudundan alıp götürdüğü her şey bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Gözlerin çaresiz bir şekilde bu kıyamın ortasına sürüklediğin diğer iki garibanı arayacak. Ama biz çoktan onları ringin bir köşesinde parçalara ayırmış ve kemiklerini sıyırmış vaziyette bırakmış olacağız. O an kafanı kaldırdığında üç yönden sarıldığını göreceksin. İşini kardeşlerimden birinin bitirmesi için dualar edeceksin. Herkes senden bir parça alacak oğlum. Derini, kemiklerini ve organlarını aramızda bölüşeceğiz. Ama kalbin bana ait. Beni gerçekten sevip sevmediğini öğrenmek için göğsünü parçalayıp, kalbini oradan söküp alacağım. Ortada bir savaş olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Savaş, iki denk gücün birbirine diş geçirmesinden olur. Karşısındakini tek lokmada yutabilecek bir güçle, genç bir delikanlının çarpışması ise olsa olsa bir kıyam olur. Savaşa gitmiyoruz, sen ölümüne geliyorsun. Ve ben senin işini bitirip "yeni aşklara" yelken açmak için artık gün sayıyorum. Night of Champions'a gelirken yanında birer ceset torbası da getir, işim bittiğinde arkadaşlarının leşlerini ailelerine sağ salim teslim edeceğim. Follow...the buzzards.
Kameralarımız büyük bir açıklığa çevriliyor. Sönmüş bir kamp ateşinin durduğu büyük bir açıklıktayız. Yanmış çimenlerin üzerinde hatıra eşyaları, kıyafetler ve kuzu maskeleri göze çarpıyor. Çimenliğin üzerindeki bazı yeşilliklerin kırmızıyla ıslanmış olduğunu görüyoruz. Bray Wyatt bir hatırayı düşünüyormuş gibi elleri cebinde yanmış çimenleri izliyor.
Bu haksızlık adamım. Büyük bir haksızlık. Benim gibi bir adama, taklidini yapan bir oğlanı tımar etme vazifesini verdiler. Ve karşılığında vaadettikleri.... hak ettiğimden çok daha azı. Şu yanmış çimenlere bak biraz. Oraya baktığında tek renk görüyorsan senin için üzülürüm, çünkü kör bir adamsın. İçinde ritüel sırasında dökülmüş olan kanların kırmızısı, ruhlarını teslim etmişçesine ibadet eden adamların teri ve gazabı hatırlatması için kömüre çevirdiğimiz otların siyahı var. NOW'da şu anda benzer bir süreçten geçiyor. Bir renk cümbüşü... Turuncunun arkasına saklanmış onlarca renk.. Güç gösterisi yapanlar, mazinin altını çizenler ve geleceğe yönelik büyük sözler verenler. Ve bütün bunların arasında, beni siyah belleyip kendini karaya boyamak için her türlü hokkabazlığı yapan bir embesil var. Takım elbisesi ve video prodüksiyonuyla beraber toprak kazarak taşradan bahseden bir dangalak. Mabadından uydurduğu ve bir ekonomistin adını taktığı hayali karakterlerden emir aldığını düşünmekten hoşlanan bir adam. Cehaletini bize benzeyerek kapatmaya çalışıyor, zira benim aksime onun söylediklerinin hiç biri incir kabuğunu dolduracak şeyler değil. Wyatt Ailesini evlat edinmekten bahsediyor. (Wyatt sırıtıyor.) Yerkürede babasına tasma takıp gezdiren kaç oğul gördünüz? Ya da... canını 5 saniyede koparabilecek kapasitede bir adamın boyunduruğu altına girecek kaç kişi vardır? Evlat, sen yaşı olmayan adamları himayene alamazsın. Zannediyor musun ki Braun ya da Erick senin yanındaki garibanlar gibi bir küvezde doğdu, fani insanlarınki gibi bir yaşam sürdü ve akabinde o köylü önlüklerini giyerek benim yanıma koştular? Yanında gezdirdiklerinden biri, 2000'lerin ortasında bir tavşan gibi hoplayıp zıplıyor ve erkek arkadaşıyla hiç bir zaman bitmeyen bir ortaklıktan bahsediyordu. Şimdi ise kendi derisinden soyunmuş ve Dutch gibi bir maske takarak senin kanatların altına girmiş. İki sene sonra kimin altında olacağını kim bilebilir? Sanırım bunu Paul'ün eski erkek arkadaşına sormamız daha makul, onun altında ne kadar kaldıysa; senin altında da o kadar kalmayı planlıyor olabilir. Ama sana bir ders vereyim: Burası izci okulu ya da cemaat değil. Burası, bizim hayatımız. Sen ve arkadaşların gibi, prodüksiyon ekibiyle beraber buraya gelmiyoruz. Zaten burada yaşıyoruz. O sınırlara takılmış olan zihnin bunu algılayamıyor olsa da, senin ekibinin aksine Wyatt Ailesinin kökleri düşündüğünden daha sağlamdır.
Bizim yaşadığımız yerde karanlık da, aydınlık da bizim kontrolümüz altındadır. Canımız isterse, bütün lambaları söndürür ve ahaliyi hiç bitmeyeceklerini zannettikleri bir karanlığa boğarız. Bundan sıkıldığımız zaman ise, bir ıslıkla güneşi bulutların arasından çağırır ve bütün ormanı ışıkla kaplarız. Senin anlayamadığın şey ise, karadan aka o kadar hızlı şekilde geçeriz ki; saf güneşin altında, karanlıkta yaptığımız şeylerin hatırasını kimse fark edemez bile. Biz ne karanlığız, ne aydınlık. Karanlık da aydınlık da bizim hizmetkarlarımızdır. Bu yüzden içimizde bir parça güneş, bir parça da fırtına var. Ama senin ve cemiyet adını verdiğin topluluğun içinde yaz mevsiminden başka bir şey yok. Bütün iddialı sözlerin, bütün tehditlerin ve bir hafta "bize katılın" bir hafta "canınıza okuyacağız" şeklinde değişen mesajların, kapalı kapılar ardında ve yumruklarımızdan uzakta yankı bulabilir ancak. Senle ve ekibinle aynı mekana giriş yaptığımız her sekansta, bir kalp atımı dahi sürmeden işinizi bitirdik ve kuyruğunuzu kısıp ringden kaçmak zorunda kaldınız. Night of Champions'ta da bundan farklı olmayacak. Adamlarınla beraber ringin ortasında babacığını beklerken ışıktan bir kubbenin içinde gibi hissedeceksin kendini. Neredeyse uhrevi olarak yorumlayabileceğin bir aydınlığı kendine kalkan yapacaksın. Ardından ışıklar sönecek, bizim nefesimiz arenada hissedilmeye başlayacak ve avucumuza düştüğünüz zaman sizi açtığınız çukurdan çok daha derin bir kratere gömeceğiz. İşte karanlık o zaman başlayacak oğlum. Ve sen o çukurun dibinde debelenirken, uşağım olan güneşi bir kez daha hizmete çağıracağım. Evlatlarımız, yalın ayaklarıyla sizi gömdüğümüz mezarın üzerinde oyunlar oynarken, o kraterin dibinde canını almam ve acıya son vermem için bana yalvaracaksın.
Kardeşlerimle beraber o altınları dünyevi zevkler için teslim almayacağız. Trios unvanlarını elime geçirdiğim zaman, hikayenin seninle olan sayfasını tamamıyla kapattığımın bilinci ve huzuruna erişeceğim. Henüz bilmiyor olabilirsin ama, senin bir raf ömrün var evlat. Birisi olduğunu iddia ederek ve taklidini yaparak bu gösteriyi ancak belli bir noktaya kadar götürebilirsin. Night of Champions çok sıcak olacak, makyajın suratına doğru aktığında insanlar senin bu saykotik kişiliğin altına gizlemiş olduğun kabiliyetsiz ve beceriksiz delikanlıyı görecekler. Ben olmaya çalışırken sarf ettiğin eforun ruhundan ve vücudundan alıp götürdüğü her şey bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacak. Gözlerin çaresiz bir şekilde bu kıyamın ortasına sürüklediğin diğer iki garibanı arayacak. Ama biz çoktan onları ringin bir köşesinde parçalara ayırmış ve kemiklerini sıyırmış vaziyette bırakmış olacağız. O an kafanı kaldırdığında üç yönden sarıldığını göreceksin. İşini kardeşlerimden birinin bitirmesi için dualar edeceksin. Herkes senden bir parça alacak oğlum. Derini, kemiklerini ve organlarını aramızda bölüşeceğiz. Ama kalbin bana ait. Beni gerçekten sevip sevmediğini öğrenmek için göğsünü parçalayıp, kalbini oradan söküp alacağım. Ortada bir savaş olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Savaş, iki denk gücün birbirine diş geçirmesinden olur. Karşısındakini tek lokmada yutabilecek bir güçle, genç bir delikanlının çarpışması ise olsa olsa bir kıyam olur. Savaşa gitmiyoruz, sen ölümüne geliyorsun. Ve ben senin işini bitirip "yeni aşklara" yelken açmak için artık gün sayıyorum. Night of Champions'a gelirken yanında birer ceset torbası da getir, işim bittiğinde arkadaşlarının leşlerini ailelerine sağ salim teslim edeceğim. Follow...the buzzards.