- Katılım
- 3 Tem 2023
- Konular
- 7
- Mesajlar
- 178
- Beğeni sayısı
- 66
- PG Nakit
- 60
- RPG Karakteri
- Rey Mysterio
- Favori Güreşçi
- Big Show
WWE Network'te yayınlanan WWE Untold serisinin Undertaker vs Mankind kafes maçı bölümünün çevirisi. İyi okumalar.
Program, Mankind'in HIAC'dan düşüşünü göstererek başlıyor. Arkadan Undertaker konuşmaya başlıyor.
Undertaker : Açıkçası, onun (Mankind) bundan kalkabileceğini düşünmedim. Düştü ve en sonunda hareket etmeye başladı. Ve kendi kendime dedim ki, oradaki adam çok dayanıklı bir eleman.
28 Haziran 1998'de, Undertaker Mankind'i Hell in a Cell kafesinin üstünden attı. Bu olay WWE'deki en şok edici olaylardan biri oldu. Bu olayın 20. Yıldönümünde (2018), WWE Mick Foley, Undertaker gibi olayı yaşayan isimlerden hikayeyi topladı.
Foley konuşmaya başlıyor arkada bazı klipler oynarken.
Mick Foley : Undertaker ile olan feudum aslında önceden bitmişti. Ben maça kötü girdiğimizi ve karakterimin çok şey geçirdiğini düşünüyordum. Bence insanlar ilgisini kaybediyordu. Undertaker ile Shawn Micheals arasındaki ilk Hell in a Cell maçı izleyince onların ulaştığı durumda olmaya çalışamayacak kadar kötü durumda olduğumu fark ettim, oraya ulaşmak çok zor olacaktı ve ben bunun özel bir şey olmadan gerçekleşmeyeceğini biliyordum.
Arkadaki klipte Mankind, size unutamayacağınız bir sürprizim var diyor.
Mick Foley : Eğer kimsenin başlatmadığı gibi bir maç başlatırsak, belki insanlara kötü olan maç güzelmiş gibi yutturabiliriz.
Sgt. Slaughter : Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama, maçtan önce Undertaker ayağını kırdı. Ve biz, bunun nasıl sonuçlanacağını bilemiyorduk.
Undertaker : Evet, ayak bileğimde bir sorun vardı. O zaman işteki önemli bir zamandı. Yani dişini biraz sıkıp, orada yapman gerekeni yapmalıydın.
Mick Foley : Evet, bu karşılaştığımız sorunları cidden.. Çok karmaşıklaştırdı. Ben ve Undertaker bir kaç yıl önce, o zamanı anımsadık. Yani, o durumda ne yapıyorduk? Ve cidden, o (Undertaker) durumun farkında olarak maça kırık bir ayakla girdi. Ki bu da onun ne tür bir sporcu olduğunu gözler önüne seriyordu. O güne nasıl gelindiğini hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey Vince McMahon'un bana gelip hiç bu HIAC kafesinin üstüne çıkıp çıkmadığını sormasıydı. Kafamı evet anlamında salladım. Bu hayatımda o noktaya kadar söylediğim en büyük yalandı. Bu sefer orada rahat olup olmadığımı sordu. Evet dedim. Geçenkinden bile büyük bir yalan söylemiş oldum. Eğer oraya maç öncesinde çıkmış olsaydım, kesinlikle hayır derdim. Orası çok korkutucu. WWE'de yükseklikten korkmayan bir çok isim var fakat, ben onlardan değilim.
28 Haziran 1998, King of the Ring'deyiz. Foley konuşuyor.
Mick Foley : Reaksiyon, o kadar ateşli bir taraftar olmasına rağmen biraz sönüktü. Ta ki biz kafesin üstüne çıkana kadar.
Arkadaki klipte Mankind'in (Foley) kafesin üstüne çıkışını görüyoruz. Spikerler adam delirmiş tarzı şeyler söylüyor Mankind elinde sandalyesiyle kafesin üstüne çıkarken.
Undertaker : Gelirken, şöyle diyorsunuz. Oh, lanet olsun, ben oraya çıkabilir miyim? Cevap ise evetti. Bu kesinlikle bir maça başlamak için oldukça etkileyici bir şekildi.
Mick Foley : Maç sırasında, ayağımızın kafes panellerine battığı anlar oluyordu. Bu da gelecek daha kötü şeylerin habercisiydi..
Undertaker : Bizim ağırlığımızdan dolayı çatırdayan tellerin sesini hala hatırlıyorum. Hatta komiktir ki, ben kafesin en ucunda daha güvenli hissediyordum.
Mick Foley : Oldukça sert şekilde Taker'in sırtına sandalye vuruşları vurduğumu hatırlıyorum. Hatta Jerry Lawler vuruşlar tüylerimi diken diken ediyor. Oldukça beğendim demişti. Bundan sonra bildiğim tek şey, uçtuğumdu.
En üstteki düşüşü gösteriliyor Mankind'in.
Undertaker : O sıra söylediğim her şey spontaneydi ve gerçekti. Yani o seslenişim, maçı durdumak içindi. Onu attıktan sonra izlerken, masaya çarpması sanki sonsuza kadar sürecek gibi gelmişti.
Maçın Hakemi Tim White : Maçı izlerken sanki kalbim duracak gibi olmuştu. Mick Foley'in yanına gittim ve iyi misin diye sordum. O da bana iyiyim ve devam edebilirim diye işaret etti. Bu beni çok şaşırtmıştı.
Sgt. Slaughter : Mankind'in omzum diye sessizce konuştuğunu duydum. Sonra bir sedye çağırdım ama sedyenin o tarafa geçebilmesi için kafesin kaldırılması lazımdı. Taker hala kafes üstündeyken kafesi kaldırdık.
Undertaker : Kafesin kaldırıldığını biliyordum ama habersizdim denilebilir. O sıra ne yaptığımızı düşünüyordum. Orada neredeyse hiç kimseyle iletişimim olmadan duruyordum. Kendi kendime, demek ki onlar beni indirene kadar bir yere gidemiyorum dedim.
Sgt. Slaughter : Mick'i götürdüğümüz sırada Mick dedi ki, hayır geri gitmek istiyorum. Ben de gidemezsin dedim. Bundan sonra hatırladığım tek şey Mickin kalkıp yine kafese çıkması oldu.
Mick Foley : Herkes maçın bittiğini sandı. Ben ise emin değildim ama en iyimi vermeye çalıştım. Yukarı çıktığım an fark ettim ki hiç enerjim kalmamış. Arkama bakıp keşke Undertaker ile kapışacak gücüm olsaydı diye düşündüm fakat iyi ki olmamış. Çünkü eğer mecalim kalmış olsaydı, Chokeslame her zaman verdiğim gibi tepki verirdim. Eğer öyle verseydim muhtemelen omzumun üstüne düşüp bir daha güreşemezdim.
Undertaker : Evet, buna katılıyorum. Eğer sadece bir kaç santim bile farklı düşseydi bu cidden çok kötü olabilirdi. O sırada ben panelden destek yerine çıktım. Eğer çıkmasaydım muhtemelen ben de düşecektim ve benim ağırlığım onun üstünde olacaktı. Sonra ne olurdu? Bu korkunç bir düşünce.
Sgt. Slaughter : Cidden çok fazla ses vardı. Olay kendini izletiyordu. Burnundan bir şey geldiğini görebiliyordum.
Undertaker : Ona yumruk atarken konuşmaya çalışıyordum. Ama her zaman burnundaki sümük sandığım şeyden dolayı dikkatim dağılıyordu. Ama öğrendik ki bu onun kesici dişlerinden biriydi.
Mick Foley : Aklımda eğer dilimi o yaranın içinde gezdirip gülersem güzel bir kare oluşur diye düşünüyordum. Maçtan sonra iyi olacağımı biliyordum.
Undertaker : Basitçe, Foley 2 tane büyük araba kazası geçirdi ama adam hala dayanıklılıkla kalkıp bu maçı bitireceğiz diyebiliyordu. Bu kişi bir insandı.
Tim White : Acaba maçı bitirsem mi diye düşünürken Foley bana raptiyelerin yerini sordu.
Mick Foley : Geçmişe bakıp o raptiyelerin parıltısını görüp, bizim böyle bir şey yapmamızın gerektiğini ve maçın bitmesi için güzel bir yol olduğunu düşündüm.
Arkadaki klipte Mankind, Takerin sırtına binmiş şekilde gözüküyor. Taker, Mankind'i raptiyelerin üstüne bırakınca hepsi Mankind'e giriyor.
Undertaker : Raptiyeler günün en basit işiydi. Foley için pastanın üstündeki kiraz gibiydi. Onun için çok zor bir geceydi.
Undertaker Tombstone Piledriver yapıyor ve sonrasında pin.
Mick Foley : Hakem sayarken ayağımı öyle bir salladım ki adeta ben bitmedim diyordum.
Mike Chioda geldi ve bana dedi ki sana sedye getiriyoruz. Sol elimi kaldırdım seyirciler benim konuştuğumu görmesin diye. Dedim ki ben bugün sedyeye önceden girdim mi? Chioda da evet diyince bir gecede 2 kez sedyeye girmem diyerek kalktım ve biraz yardımla Mr. McMahon'un ofisine gittim.
Sgt. Slaughter : Onu masaya yerleştirdik. Doktorlar Foley'in omzunun incinmiş olduğunu söyledi. Ama Foley bana bakıp güldü. Gülerken onun dudağındaki yarığı görebiliyordum. O anda dikiş attılar ve bu inanılmaz bir olaydı.
Mick Foley : Çıkarken McMahon ile konuştuk. Bana dedi ki şirkete yaptığın her şey için teşekkürler, seni tebrik ediyorum ama böyle bir şeyi bir daha görmek istemiyorum.
Jim Ross : Bu olay bizim aklımızdan çıkmayacak. Bu güreş için çok iyi bir andı. Bu sporu tanımlayan bir şeydi.
Undertaker : Böyle bir şeyi yapmak için Mick'ten daha iyi biri olamazdı. Bu maçın hala bir efsane olarak sayılması çok önemli. Burada konuştuğum şeyler genelde konuşmadığım şeyler. Kendimi açacağım insanlar oldukça azlar. Mick onlardan biri. Bugüne kadar bu maçın hala ikonik olması çok özel bir şey. Bir çok insanın özel anıları var. Biz bu işi güzel yaptık.
Mick Foley : Reaksiyonlar beklenmeyen için geldi. İnsanları şaşırınca anılar zihne kazınıyor. Maçı izleyen kişilerin aklından çıkmayacaktır. Bu tür olaylar insan zihninde silinemeyecek izler bırakır. Nasıl olduysa insanların aklında ben ve Undertaker'dan daha uzun yaşayacak anılar bıraktık.
Okuyan herkese teşekkür ederim. Çeviride hatalarım varsa affola.
Program, Mankind'in HIAC'dan düşüşünü göstererek başlıyor. Arkadan Undertaker konuşmaya başlıyor.
Undertaker : Açıkçası, onun (Mankind) bundan kalkabileceğini düşünmedim. Düştü ve en sonunda hareket etmeye başladı. Ve kendi kendime dedim ki, oradaki adam çok dayanıklı bir eleman.
28 Haziran 1998'de, Undertaker Mankind'i Hell in a Cell kafesinin üstünden attı. Bu olay WWE'deki en şok edici olaylardan biri oldu. Bu olayın 20. Yıldönümünde (2018), WWE Mick Foley, Undertaker gibi olayı yaşayan isimlerden hikayeyi topladı.
Foley konuşmaya başlıyor arkada bazı klipler oynarken.
Mick Foley : Undertaker ile olan feudum aslında önceden bitmişti. Ben maça kötü girdiğimizi ve karakterimin çok şey geçirdiğini düşünüyordum. Bence insanlar ilgisini kaybediyordu. Undertaker ile Shawn Micheals arasındaki ilk Hell in a Cell maçı izleyince onların ulaştığı durumda olmaya çalışamayacak kadar kötü durumda olduğumu fark ettim, oraya ulaşmak çok zor olacaktı ve ben bunun özel bir şey olmadan gerçekleşmeyeceğini biliyordum.
Arkadaki klipte Mankind, size unutamayacağınız bir sürprizim var diyor.
Mick Foley : Eğer kimsenin başlatmadığı gibi bir maç başlatırsak, belki insanlara kötü olan maç güzelmiş gibi yutturabiliriz.
Sgt. Slaughter : Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama, maçtan önce Undertaker ayağını kırdı. Ve biz, bunun nasıl sonuçlanacağını bilemiyorduk.
Undertaker : Evet, ayak bileğimde bir sorun vardı. O zaman işteki önemli bir zamandı. Yani dişini biraz sıkıp, orada yapman gerekeni yapmalıydın.
Mick Foley : Evet, bu karşılaştığımız sorunları cidden.. Çok karmaşıklaştırdı. Ben ve Undertaker bir kaç yıl önce, o zamanı anımsadık. Yani, o durumda ne yapıyorduk? Ve cidden, o (Undertaker) durumun farkında olarak maça kırık bir ayakla girdi. Ki bu da onun ne tür bir sporcu olduğunu gözler önüne seriyordu. O güne nasıl gelindiğini hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey Vince McMahon'un bana gelip hiç bu HIAC kafesinin üstüne çıkıp çıkmadığını sormasıydı. Kafamı evet anlamında salladım. Bu hayatımda o noktaya kadar söylediğim en büyük yalandı. Bu sefer orada rahat olup olmadığımı sordu. Evet dedim. Geçenkinden bile büyük bir yalan söylemiş oldum. Eğer oraya maç öncesinde çıkmış olsaydım, kesinlikle hayır derdim. Orası çok korkutucu. WWE'de yükseklikten korkmayan bir çok isim var fakat, ben onlardan değilim.
28 Haziran 1998, King of the Ring'deyiz. Foley konuşuyor.
Mick Foley : Reaksiyon, o kadar ateşli bir taraftar olmasına rağmen biraz sönüktü. Ta ki biz kafesin üstüne çıkana kadar.
Arkadaki klipte Mankind'in (Foley) kafesin üstüne çıkışını görüyoruz. Spikerler adam delirmiş tarzı şeyler söylüyor Mankind elinde sandalyesiyle kafesin üstüne çıkarken.
Undertaker : Gelirken, şöyle diyorsunuz. Oh, lanet olsun, ben oraya çıkabilir miyim? Cevap ise evetti. Bu kesinlikle bir maça başlamak için oldukça etkileyici bir şekildi.
Mick Foley : Maç sırasında, ayağımızın kafes panellerine battığı anlar oluyordu. Bu da gelecek daha kötü şeylerin habercisiydi..
Undertaker : Bizim ağırlığımızdan dolayı çatırdayan tellerin sesini hala hatırlıyorum. Hatta komiktir ki, ben kafesin en ucunda daha güvenli hissediyordum.
Mick Foley : Oldukça sert şekilde Taker'in sırtına sandalye vuruşları vurduğumu hatırlıyorum. Hatta Jerry Lawler vuruşlar tüylerimi diken diken ediyor. Oldukça beğendim demişti. Bundan sonra bildiğim tek şey, uçtuğumdu.
En üstteki düşüşü gösteriliyor Mankind'in.
Undertaker : O sıra söylediğim her şey spontaneydi ve gerçekti. Yani o seslenişim, maçı durdumak içindi. Onu attıktan sonra izlerken, masaya çarpması sanki sonsuza kadar sürecek gibi gelmişti.
Maçın Hakemi Tim White : Maçı izlerken sanki kalbim duracak gibi olmuştu. Mick Foley'in yanına gittim ve iyi misin diye sordum. O da bana iyiyim ve devam edebilirim diye işaret etti. Bu beni çok şaşırtmıştı.
Sgt. Slaughter : Mankind'in omzum diye sessizce konuştuğunu duydum. Sonra bir sedye çağırdım ama sedyenin o tarafa geçebilmesi için kafesin kaldırılması lazımdı. Taker hala kafes üstündeyken kafesi kaldırdık.
Undertaker : Kafesin kaldırıldığını biliyordum ama habersizdim denilebilir. O sıra ne yaptığımızı düşünüyordum. Orada neredeyse hiç kimseyle iletişimim olmadan duruyordum. Kendi kendime, demek ki onlar beni indirene kadar bir yere gidemiyorum dedim.
Sgt. Slaughter : Mick'i götürdüğümüz sırada Mick dedi ki, hayır geri gitmek istiyorum. Ben de gidemezsin dedim. Bundan sonra hatırladığım tek şey Mickin kalkıp yine kafese çıkması oldu.
Mick Foley : Herkes maçın bittiğini sandı. Ben ise emin değildim ama en iyimi vermeye çalıştım. Yukarı çıktığım an fark ettim ki hiç enerjim kalmamış. Arkama bakıp keşke Undertaker ile kapışacak gücüm olsaydı diye düşündüm fakat iyi ki olmamış. Çünkü eğer mecalim kalmış olsaydı, Chokeslame her zaman verdiğim gibi tepki verirdim. Eğer öyle verseydim muhtemelen omzumun üstüne düşüp bir daha güreşemezdim.
Undertaker : Evet, buna katılıyorum. Eğer sadece bir kaç santim bile farklı düşseydi bu cidden çok kötü olabilirdi. O sırada ben panelden destek yerine çıktım. Eğer çıkmasaydım muhtemelen ben de düşecektim ve benim ağırlığım onun üstünde olacaktı. Sonra ne olurdu? Bu korkunç bir düşünce.
Sgt. Slaughter : Cidden çok fazla ses vardı. Olay kendini izletiyordu. Burnundan bir şey geldiğini görebiliyordum.
Undertaker : Ona yumruk atarken konuşmaya çalışıyordum. Ama her zaman burnundaki sümük sandığım şeyden dolayı dikkatim dağılıyordu. Ama öğrendik ki bu onun kesici dişlerinden biriydi.
Mick Foley : Aklımda eğer dilimi o yaranın içinde gezdirip gülersem güzel bir kare oluşur diye düşünüyordum. Maçtan sonra iyi olacağımı biliyordum.
Undertaker : Basitçe, Foley 2 tane büyük araba kazası geçirdi ama adam hala dayanıklılıkla kalkıp bu maçı bitireceğiz diyebiliyordu. Bu kişi bir insandı.
Tim White : Acaba maçı bitirsem mi diye düşünürken Foley bana raptiyelerin yerini sordu.
Mick Foley : Geçmişe bakıp o raptiyelerin parıltısını görüp, bizim böyle bir şey yapmamızın gerektiğini ve maçın bitmesi için güzel bir yol olduğunu düşündüm.
Arkadaki klipte Mankind, Takerin sırtına binmiş şekilde gözüküyor. Taker, Mankind'i raptiyelerin üstüne bırakınca hepsi Mankind'e giriyor.
Undertaker : Raptiyeler günün en basit işiydi. Foley için pastanın üstündeki kiraz gibiydi. Onun için çok zor bir geceydi.
Undertaker Tombstone Piledriver yapıyor ve sonrasında pin.
Mick Foley : Hakem sayarken ayağımı öyle bir salladım ki adeta ben bitmedim diyordum.
Mike Chioda geldi ve bana dedi ki sana sedye getiriyoruz. Sol elimi kaldırdım seyirciler benim konuştuğumu görmesin diye. Dedim ki ben bugün sedyeye önceden girdim mi? Chioda da evet diyince bir gecede 2 kez sedyeye girmem diyerek kalktım ve biraz yardımla Mr. McMahon'un ofisine gittim.
Sgt. Slaughter : Onu masaya yerleştirdik. Doktorlar Foley'in omzunun incinmiş olduğunu söyledi. Ama Foley bana bakıp güldü. Gülerken onun dudağındaki yarığı görebiliyordum. O anda dikiş attılar ve bu inanılmaz bir olaydı.
Mick Foley : Çıkarken McMahon ile konuştuk. Bana dedi ki şirkete yaptığın her şey için teşekkürler, seni tebrik ediyorum ama böyle bir şeyi bir daha görmek istemiyorum.
Jim Ross : Bu olay bizim aklımızdan çıkmayacak. Bu güreş için çok iyi bir andı. Bu sporu tanımlayan bir şeydi.
Undertaker : Böyle bir şeyi yapmak için Mick'ten daha iyi biri olamazdı. Bu maçın hala bir efsane olarak sayılması çok önemli. Burada konuştuğum şeyler genelde konuşmadığım şeyler. Kendimi açacağım insanlar oldukça azlar. Mick onlardan biri. Bugüne kadar bu maçın hala ikonik olması çok özel bir şey. Bir çok insanın özel anıları var. Biz bu işi güzel yaptık.
Mick Foley : Reaksiyonlar beklenmeyen için geldi. İnsanları şaşırınca anılar zihne kazınıyor. Maçı izleyen kişilerin aklından çıkmayacaktır. Bu tür olaylar insan zihninde silinemeyecek izler bırakır. Nasıl olduysa insanların aklında ben ve Undertaker'dan daha uzun yaşayacak anılar bıraktık.
Okuyan herkese teşekkür ederim. Çeviride hatalarım varsa affola.