- Katılım
- 3 Tem 2023
- Konular
- 28
- Mesajlar
- 5,499
- Beğeni sayısı
- 773
- PG Nakit
- 165
- RPG Karakteri
- ''The Fallen Angel'' Christopher Daniels
One More Step Before The End! Müziğin başlamasıyla beraber artan reaksiyonların sesi, birkaç saniyenin ardından girişte beliren isimle beraber daha da yükseliyor. Çünkü bu...
Christopher Daniels! The Fallen Angel. Oldukça uzun bir maraton.. Üç aylık bir Television unvanı süreci, Velveteen, Prince of PGW dönemi ve Wes Lee.. Şimdiyse hedef zirve, öncesindeyse son bir adım. The Fallen Angel Christopher Daniels, alışkın olduğumuz hareketlerini sergileyerek ringe doğru yaklaşıyor. Elinde bir mikrofon olduğunu görüyoruz. Girişte bir an bile duraksamadan yuvarlanarak kendini ringe atıyor Daniels.
Christopher Daniels ringin köşesinde poz kestikten sonra aşağı iniyor ve ringin ortasına geçip elindeki mikrofona doğru konuşmaya başlıyor:
Christopher Daniels: Sonunda beklenilen o yer. Birçok açıdan. Yaklaşık yedi aydır aranıza karışıp hepinize musallat olan şu ne yapacağı belli olmayan adam, hak ettiğine yaklaşmak için hiç olmadığı kadar net bir fırsat elde etmiş durumda. Ancak içimde bir gram heyecan hissetmiyorum, her şeyin olması gerektiği gibi gerçekleştiğinden olsa gerek. Yaklaşık yedi ay dediğim serüvende hala aynı şekilde birilerinin beni ciddiye alması için ona zarar vermem gerekti. İlk tercihim hiçbir zaman bu olmasa bile. Kaldı ki tercihim değildi, çünkü benim seviyemin anlık düşüşlerle bu kadar uğraşmaması gerekirdi. Ancak buna da alıştım. Hak ettiğimi almak için bunu birilerinin gözüne sokmaya. LA Knight'a karşı bir mücadeleye çıkmak bu yüzden itiraz ettiğim bir şey olmadı. Nitekim Knight o gün benimle Alberto'nun arasına girdiyse bunun tek sebebi bendim. Normalde dayanamayacağı bir rakibe karşı galip gelmesini sağladım, kendini olduğundan yüksek görmesine sebep oldum ve her narsizm eğilimli birey gibi aldığı anlık serotonin ve dopamin karışımı hormonlar onun gözünü bulanıklaştırdı. Ayırt edemedi. Bu yüzden potansiyelinin izin verdiklerini yeterince iyi anlayamadı. Bunun o an Knight dışında herkes farkındaydı. Ben, Alberto, O'Neil. Ancak O'Neil yapılması gerekeni yaptı ve bana sebep olduğum bu durumu düzeltmem için bir yol açtı. Denklemden Knight'ı silmem için bir şans. Açtığı yolu, Knight'ı oraya gömerek ardından kapatmaksa benim için çocuk oyuncağıydı. Bu şekilde uğraşmam gereken çocuk oyuncakları sayısını bire düşürdüm. World Heavyweight Championship.
Christopher Daniels bu cümlenin ardından bakışlarını onu tam karşısından çeken kameraya kilitliyor ve cümlelerine o şekilde devam ediyor:
Christopher Daniels: Ancak bu çocuk oyuncağının kökeni basitliğinden değil, onunla ilgilenenlerin durumundan geliyor. Çocukların oyuncağı.. Benimle kıyas yapmaya kalktığınız zaman, aranızdaki herhangi bir ölümlü de çocuk durumunda kalır. Fakat anlatmak istediğim farklı. Çocuklar.. Henüz bir benlik veya kimlik oluşturmadıkları için davranışlarını seyretmeye başladığınızda yaptıkları eylemlerin onda dokuzunun tamamen içgüdüsel olduğunu görebilirsiniz. Bu içgüdüler onları ya tanımaya yöneltiyordur, ya yıkmaya. Tanımak istiyorsa bir sorun yok, olması gereken de bu. Ancak konu yıkmaya gelirse, o çocuk tanıması gereken her şeye saldırıyorsa orada bir gelişim bozukluğu aranır. Genele bakarsak, bunu yapan bir çocuğun temel kaygısı muhtemelen değer görmemiş olmasından gelmektedir. Etrafındaki kimseden değer görmeyen bu çocuğun kendine algıları çerçevesince normalinde üstünde değerler yüklediğini görmeniz olasıdır. Arabalar, paralar, takım elbiseler.. Bunların hepsine değer veren bir kişiyi düşünecek olursak aslında hissetmek istediği şey bir çeşit nevrotik gururdur. Eğer bu durumdan muzdarip olduğunu düşündüğünüz birisi varsa, bir karara varmak için onun sergilediği tüm davranışları yorumlamak için geçmişinde gezinebilirsiniz. Nitekim ben bunu yaptım. Velveteen'e karşı olan mağlubiyetin ardından, beklediğimden daha günahkar olan birisi karşıma ikinci kez çıkmasın; çıkarsa da buna anlık reaksiyon göstermeyeyim diye hedefimin önündeki spesifik engelleri derinlemesine inceledim. Wes Lee'yi de incelemiştim. Asansör boşluğundan mümkün olduğunca çabuk çıkmak için, size karşı olan boşlukları doldurdum. Velhasıl, ben bu çocuğun yakın geçmişinde gezintiye çıktım. İncelediğim çocuğun kendini değerli görmesini sağlayan o dünyevi materyalleri umarsızca düşmanlarının dostlarına savurarak onları kazanışını gördüm önce. Onları kazanarak, kazandığı maçı bir galibiyet olarak nitelendirmesini. Kendi acizliğini örttüğünde bunun dışarıdan fark edilmeyeceğini düşünmesini, nitekim siz fark etmiyorsunuz da. Ancak benim için çok basit. Sonra devam ettim, ve ulaşmak istediğim noktaya ulaştım. Demiştim ya çocukların oyuncağı diye, tam bu noktada gördüğüm tabloya hiç şaşırmadım. Bu nevrotik gururlu bireyin soydaşlarının tamamında da benzer davranışları gördüm. Bir arada bulundukları sürece bu davranışlar elbette patlamadı, çünkü aynı amaca hizmet ettikleri zaman yücelttikleri kavramlar da aynılaştı ve bir çatışma söz konusu olmadı. Ancak iş bireyselliğe döndüğünde, yani içlerinden biri sadece tek bir kişinin bulunabileceği bir makama yerleştiğinde oturttukları düzen bozuldu, zıtlıklar başladı ve kaos kaçınılmaz hale geldi. Adını söylemekten hicap duyduğum ve söylersem kendi geçmişime ihanet edeceğimi düşündüğüm o Garza, Meksika'daki örgütün başına geçtiğinde bu söylediklerim yaşanmaya başladı. Aslında ekip olarak ilerleyebiliyorlardı, ancak bir grubu yükseltmek yerine sadece kendinin yükselecek olmasının hayali bile bu nevrotik gururu tetiklemeye itti. Takımlar şampiyonluğuna sahipken ortadan kayboldu, diğer Garza'yı yalnız başına bıraktı. Başına geçtiği örgütle ilk icraat olarak şirketteki diğer Meksikalıyı, yani benim asıl rakibimi kaçırıp onun zaaflarından faydalanmaya niyetlendi. Faydalandığı zaaflar bile benim en başından beri anlattığım her şeyi destekler nitelikte. Ricardo'nun ortadan kaybolması, Alexa'nın rehin alınması.. Görmüyor musunuz? Nevrotik gururlu çocuğun, ona koşulsuz itaat eden kişilerin yokluğunda direkt patronluğu bırakıp köleliğe koşulsuzca düştüğünü. Onları geri kazanabilmenin hayaliyle. Sizce bunun sebebi sevgi mi, yoksa etrafında onu yüceltecek birilerinin olmayışının yarattığı katlanılamaz kaygı mı? Nitekim sadece adından da bu teşhisleri zorlasak koyabileceğimiz ''patron'', var olduğunu söylediği kudretinin hiçbirini ona bunu aşılayacak birileri yokken kullanamaz oldu. Garza'nın adına maça çıkıp World Heavyweight unvanının seviyesinin yerlere paspas olduğu bu süreci başlattı.
..
Christopher Daniels: Sizin için etkileyiciydi eminim, soydaş çocukların kemeri aralarında sigara gibi dönmesi. Genel tabloya baktığımızda, durumun acizliği ne kadar net yansıyor oysa. Yaşanılan kemer değişimlerini ele alırsak, Alberto'nun Ospreay'den Garza adına kazandığı maç. Kaldı ki Alexa'nın yokluğundan kaynaklanan bütün o nevrotik gururun dürtülerine rağmen, diğer Garza olmasaydı belki bu hiç yaşanmayacaktı. İşte bu kadar zayıf biri. Sonra Alberto, bu sefer Garza'dan kemeri kendi adına kazanabilmeyi başardı. Ekrana yansıtılan görüntüleri anımsıyorsunuzdur, başından beri bahsettiğim gururun açlığını o an dibine kadar yaşayan çocuk, Alexa'yı görünce tetiklendi. O andan hemen sonra maçın fişini çekebilmesi hiç şaşırtıcı değildi. Burada araya giren bir savunma var, kemer değişimi değil ama üzerine düşülmesi gereken bir nokta. Prince of PGW 2023. Diğer Garza, benimde içinde bulunduğum fakat şu okul öncesi eğitimini verip gönderdiğim öteki çocuk yüzünden kaybettiğim bir maçı kazanıp taca ve pelerine sahip oluyor. Taç ve pelerin, tekrar tekrar anlatmayacağım bunu. Nitekim benim işim o dörtlü maçla da değil. Alberto'nun, Garza'ya karşı yaptığı savunmada. İki aile bireyi, gururlarını çarpıştırırken elbette varlarını yoklarını ortaya koyacaklardı. Garza akıllı davrandı, dizindeki bir muştayla Alberto'yu neredeyse nakavt etti. Tuşa gitmedi, gururunu besleyip şov yapmayı tercih etti. Alberto'nun gururunu kim toparlayacaktı, elbette Alexa. Kendini fedakarca sevdiği adamın önüne attı, ancak sonra ne oldu? Sevdiği adam onu kendi elleriyle gömdü, sakatladı. İşte burada gururdan çıktı durum, nevrotik bir hak talebine dönüştü. En başından beri gururunu sağlamak için birilerine ihtiyaç duyan, o kişilerin uğrunda kıtadan kıtaya kaçırılan, köpeklik eden o nevrotik çocuk artık bunu kendine yediremez hale geldi. Kendi nevrotik gururunun bir başkasına bu kadar bağlı olması, onu içten içe çileden çıkardı ve gözünün yaşına bakmadan Alexa'yı yok etmeye itti. Bu şekilde kendi gururunu besleyecek tüm elementleri kendine bağlamış oldu. Kanalizasyon boruları gibi. O an için buna şaşıran Garza'yı da bu şekilde mağlup etti. Tabii siz bunu şok edici buluyorsunuz, bense insani. Alexa mevzusu bu ikisinin şirketteki kaderini etikleyecekti, Alberto'nun şansı vardı ancak Garza kovuldu. Bunun nedeni anlaşılamazken ''Prens'' geldi ve onu sırtından bıçakladı. Sonra da dakikalarca bağırdı. Siz bu şok edici buldunuz, bense insani. En başında kendi kişisel çıkarı uğruna onu bırakan Garza, aynı durumu yaşadı. Sonraki hafta, Alberto kemeri bu prense kaybetti. Maça bile çıkamadan. Geri alışıysa prensin sakatlanması ile oldu. Toplamda dört kemer değişimi, sonuncusu dışında diğer üçünde bu nevrotik gururun etkileri iliklere kadar hissedilir vaziyette. Eminim ki sakatlanmasaydı, Alberto bu kemeri tekrardan alamayacaktı. Onu tetikleyecek hiçbir şey kalmamıştı. Prensinse lakabı, unvanı, arkasındakiler vardı. Şimdi ne onlar kaldı, ne kendisi. Ancak benim işim bununla da değil.
..
Christopher Daniels: Benim işim tam olarak bu noktada başlıyor. Belki tuhaf geldi, Alberto ile bir rakiplik yaratmışken yaptığım konuşmanın biriyle değil hepsiyle ilgisinin olması. Ancak bir çocuğu tanımak istiyorsanız, onu yetiştirene ve yetiştiği çevreye bakmanız size yeterli ölçütte bilgi sunacaktır. Ben tam olarak bunu yaptım. Şimdi bunların ışığında, Payback #20'de Alberto'nun bana acımasızca saldırmasını düşünün. Son şovda bunu beklediğimi ve istediğimi söylerken son derece ciddiydim. Çünkü nevrotik gururu, genel olarak siniri bu kadar bozulmuş bir bireyin bu saldırıyı yapacağını görmemek aptallık olurdu. En başından beri sırf gururunun inadına her türlü çileye katlandıktan sonra, benim anlamsız bir şekilde karşısına çıkıp onun omzundaki unvanı istemem ve onun bunu hak etmediğini söylemem elbette onu delirtecekti. Aylardır beslemeye çalıştığı gururunu iki dakikada yerle bir etmiştim çünkü. Her şeyin bir hiçlikten ibaret olduğunu, hala da kabul etmek istemiyor. Ancak bana karşı olan görüşü değişti ve maç yapmaya istekli hale geldi, nedeniyse sonraki şovda olan LA Knight maçı. Ben Knight'a o galibiyeti verirken devamında uğraşmam gerekebileceğinin farkındaydım, ancak Alberto'ya bir sebep vermem gerekiyordu ve bunu yaptım. Başta beni bir boşluk olarak alıyordu, şimdiyse rakip. O halde ona rakiplik yapmalıyım.
..
Christopher Daniels: Pekala.. ''Patron''... İsmin bile yetiyor aslında durumu özetlemek için, ancak hayat hikayeni bu biçimde dinlemek senin için pek ilgi çekici değildi biliyorum. Ben bunların hepsini anlattım çünkü karşımda hiçbir şansın olmadığını görmen gerekiyordu. Sen yapacak bir şeyi kalmadığında zayıflayan birisiydin, soydaşların çaresizlikten güç bulurken sen elindekiler alınınca bir hiçtin. Alexa'yı aradan çıkarınca bunu değiştirdin, ancak ben seni senden aldığım zaman yine bir sıfıra dönüşeceksin. Emin ol, kendinde güvendiğin ne kadar özelliğin varsa hepsini söküp atmadan sana rahat vermeyeceğim. Garza'nın dönüşü benim için bir şeyi değiştirmese de belki seni tedirgin etti, ancak ondan çok daha büyük bir risk var yakın geleceğinde. Money In The Bank şovu. Sayılı günlerin, şu diğerleriyle aranızda döndürdüğünüz unvanı bir daha ne size ne de bir başkasına teslim etmemek adına geri aldığımda bu gezegene yapabileceğim en büyük iyiliği yapmış olacağım. Bunu istemiyor olsam bile. Tıpkı Television unvanını aldığımda yaşananlar gibi, yine bir benzeri oluşacak. Seni her ne kadar bu denli araştırsam da, aslında yolumdaki diğer engellerden pek bir farkın yok. Belki potansiyelin daha yüksek, ancak ben onun açığa çıkmasına izin vermediğim müddetçe hepsi sadece teoride işine yarar. (Christopher Daniels bu noktada konuşmanın başından beri hiç olmadığı kadar ciddi bir moda bürünüyor.) Ve ben babama bu kadar yaklaşmışken, emin ol kendimden başka ikinci birisine daha bu fırsatı vermeyeceğim. Senin hedeflerin ve korumak istediğin bir kimliğin var, ve bunların hepsi geçmişindeki yetersizliklerinle alakalı. Ancak seninkinin yanında hiç kalacağı bir hedef var, benim ait olduğum yere geri dönmemle alakalı. Üstelik benimki de geçmişimden geliyor. Ancak yetersizlik değil, tam aksine fazlalıklarım. Şu evcilik oyunlarınız, kendi aranızda bunu istediğiniz kadar sürdürebilirsiniz ancak tam şu anda benim yolumun üzerindesiniz ve ben bu sorunu çözeceğim. Önce seni, bana bulaşmaya çalışırsa belalın olan Garza'yı ve hatta sakatlıktan dönmeye çalışırsa diğer Garza'yı da bir avucumda buruşturup çöp haline getirip bu otobanın kenarına önemsizce fırlatacağım. İster dövüşürsünüz, ister sevişirsiniz. Bundan önce umurumda olmadığı gibi sonrasında da umurumda olmayacak. Sadece tek bir sefer çocuk, tamamen aynı seviyede bulunacağız. Bu benim için yeni bir başlangıç demek, senin içinse sadece hazin bir sondan ibaret. Anlıyor musun Alberto? Anlıyor musun-
Christopher Daniels cümlesini bitiremeden bir anda arenanın her yerinde alışkın olduğumuz başka bir müzik yankılanıyor: