- Katılım
- 3 Tem 2023
- Konular
- 28
- Mesajlar
- 5,498
- Beğeni sayısı
- 772
- PG Nakit
- 165
- RPG Karakteri
- ''The Fallen Angel'' Christopher Daniels
One More Step Before The End! Şarkının duyulmasıyla beraber seyircilerin sesleri yükseliyor, yükselmiş seslerin desibelini arttıran bir gelişme daha yaşanıyor ve birisi girişte gözüküyor. Beklenilen üzerine bu..
Christopher Daniels, The Fallen Angel.
Çok değil, bir süre önce şirketin en dominant ismiyken yakın sürede iki farklı mağlubiyet almış Daniels sakin adımlarla ringe geliyor. Elinde bir mikrofon var. Apron'a çıktıktan sonra ringin içine girmeden son bir poz kesiyor ve bunun ardından adımını içeri doğru atıyor. Ringin ortasında durmayıp bunun yerine bir köşeye gidiyor ve yaslanıyor, bir süre daha bekledikten sonra konuşmaya başlıyor:
Christopher Daniels: Biliyorum, biliyorum, sormak istediğiniz çok şey var. Ancak bildiğinizi biliyorum, benim bu sorularla bir işim yok. Çünkü anlatmak istediklerim var, önümüzdeki on ila on beş dakika arasında bana bakmak yerine beni görmeyi tercih ederseniz eminim sorularınıza da bir yanıt bulacaksınız.
Christopher Daniels bunu söyledikten sonra yaslandığı yerden biraz doğruluyor ve ringin içerisinde sakin adımlarla yürürken konuşmayı sürdürüyor:
Christopher Daniels: Bundan beş ay önce, Prestige Grand Wrestling çatısı altında ilk ring içi mücadeleme çıktım. World Television Championship unvanı için bir altın bilet maçıydı, dörtlü tehdit. O gün Samoa Joe, LA Knight ve o zamanki ismiyle John Morrison'a karşı bir mücadeleden galip ayrıldım. O gün içerisine çoktan adım attığım bir asansör, elli üç yıllık serüvenimde daha önce çokça yaptığı gibi yeniden yükselmeye başladı. Ben bu yükselişe alışkınım, ancak insanlar değildi. İlk defa bu kadar göz önünde yapmaya başladım çünkü bunu. Ben katların arasında yükseldikçe benim asansörüme binenler oldu, kendi katlarına yakın duraklarda indiler. Çünkü içine girdikleri dörtgenin onlara göre bir yer olmadığını anlamak zor olmadı. Onların hedeflerine ulaşmak için benim bindiğim asansördeki eksi katlara ilerlemek gerekiyor çünkü, kendini ne kadar dünyevi yaşama endekslersen en üst taraftan o kadar uzaklaşırsın. En tepedekinin de isteği her zaman budur, bu yüzden size sürekli sorgulamamanızı öğütler. En güçlü olduğu kadar en korkak olan da odur. Dolayısıyla asansör yukarı çıkmaya başladığında ben o dörtlü maçı kazandığım için çıkmadı, mesaj yolladığım için çıktı. Yaptıklarım onu göstermese bile yapmak istediklerim bile kendi başına yetebilecek vaziyette. Bu ringe ayak basan diğer herkesten beni ayıran da bu, ben kendimi ispatlamak için deliller sunmaya ihtiyaç duymam. Buna gerek de görmem. Ne yaparsam yapayım, en kötü anımda bile bana karşı gösterilen ciddiyet kendini bozmaz. Bunun sebebiyse yaptıklarım evet, ama olay sadece neyi hedeflediğinden ibaret. Eğer PGW Championship unvanını kazanmak istiyorsan, World Television unvanıyla üç ay geçirip galibiyet rekorları kırmak senin için çok büyük bir olay olabilir. Ancak asansörle ulaşmak istediğin katı tanımlamak için ''Tanrı'' kelimesi kullanılıyorsa, bu senin için hiçbir şey ifade etmez. Aldığın tek bir galibiyetin her detayını verirken, daha önemli olması gereken bu üç ayı tek cümleyle geçiştirebilirsin. İşte her şey bu kadar. Ben bunu anlatınca hiçbir sorun çıkmamalıymış gibi geliyor. Ancak Prestige Grand Wrestling'de ki varlığım bile başlı başına bir kaos sebebiyken herkesin arasında bu kadar hızlı yükseliyor olmama nasıl tepkisiz kalınabilirdi?
...
Christopher Daniels: Tepki gösterenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. Meydan okumalar, habersiz saldırılar, ama söylemiştim ya eğer derdiniz sadece bu gezegende önemliyse benim asansörümün eksi değerlerinde yer alırsınız diye. İşte hepsi bu yüzden kaybetti. Dertleri kemeri kazanıp kendilerini gösterebilmekti çünkü. İçlerinden sadece birinin derdi kemerimden daha fazlasıydı, ironik olacak ki o da kemeri benden aldı. Velveteen'e bu yüzden yenildiğimi düşünüyorum, derdinin kemerim olduğunu düşündüm. Nitekim öyleydi de, denklem yanılmadı ve Bad Blood'ta ki maçın ardından yerde yatan isim oydu. Ancak bu mağlubiyet onun rotasını değiştirdi, kemerimi koparmaktan öte beni istemeye başladı. Lockdown'da ki maçın bitişine kadar hesap etmediğim kısım buydu işte. Kendi potansiyelinin bir daha hiç ulaşamayacağı kadar üstüne çıktı o gün, kendine karşı savaş verirken bile bu kadar motive değildi. Bense onun bir ders çıkardığına ihtimal bile vermemiştim. Yanıldım. Sonucundaysa o kazandı, ancak kazandıktan sonra ne oldu? Bir insanın ulaşabileceği en üst seviyeye ulaştı, ancak bu onun için o kadar fazlaydı ki kemeri benden almış olmasına karşın çıktığı ilk savunma maçında geri kaybetti. Bana karşı galip gelmek, mağlup olmaktan daha zararlı. Ya değerinizi kaybedersiniz, ya benliğinizi. Psikolojinizin alışık olmadığı bu durumun altında ezilir, ne kadar başarılı olursanız olun bir daha toparlanamazsınız.
...
Christopher Daniels: Bana karşı galip alan ilk ismin hali ortada zaten, ikinci ismin de mental bunalımlarının ortaya çıkmasına ön ayak olan yine benim olduğum bir karşılaşmadan galip olarak ayrılması. Ancak ben Prince of PGW finaliyle ilgili fazla konuşmaya gerek görmüyorum. Niye kaybettiğimden, ya da Humberto'nun niye kazandığından bahsetmemin bir lüzumu yok ki daha önce aklımdan geçirdiğim her şeyin bir yansıması gibiydi maç. Dört finalistten sadece biri kendi maçını adil bir şekilde kazandı, o da adil olmayan koşullardan ötürü final maçından galip ayrılamadı. Bu ringe bastığım hiçbir seferde adalet beklemedim, burada bunu son isteyecek olan da benim. Kainattaki en adil olması gereken varlık tarafından, benden fersah fersah geride bir yaratığa karşı boyun eğmem istendi ve bunu yapmadığım için evimden kovuldum. Adaletten ne gibi bir beklentim olabilir? Bir beklentim olmadığı için haliyle önemsemedim de, ancak ben önemsemedikçe bunun ucu bana dokunmaya başladı. Bu temaslar başlarda canımı yakmamıştı, Tommaso Ciampa maçında olduğu gibi. Ancak turnuvanın finalinde olanlar, beni bazı kararlar almaya mecbur etti. Prens olmak, kemer hakkı, O'Neil'ın sağ kolu olmak; ciddiye aldığım şeyler değil. Sadece kısaltmalar. Ne kadar çabuk buradan kurtulursam, o kadar tatmin olacağım. Bunun için en başından beri umursamadığımı söylediğim her şeyin peşinden ilerliyorum. Asansörde bu ilerleyiş ile birlikte yükseliyor, ancak adaletle aramda olan bu durum artık asansörümü de sallamaya başladı. Her daim düşürülmek istendi, ben bu sallantılara da alışığım. Ancak çok sıkıldım, yolumda duramayacak olanların o yola çıkmasından sıkıldım. Ben anlattıkça, ve yaptıkça azalması gereken her şey daha çok çoğaldı. Farkındayım, alışılmış düzenin dışında bir dominasyon gösterdim ve hepsi bu yüzden oluyor. Madem sebebi bu dominasyon, o zaman onu ilk defa bu kadar ciddiye alacağım. O da bazı şeylerin son defası olsun diye. Alacağımı söylediğim karar..
...
Christopher Daniels: Beş aydır yükselişte olan bu asansörü durdurmaya karar verdim.
(Bazı seyirciler bu cümleyi Christopher Daniels'ın Prestige Grand Wrestling'den gideceği şeklinde yorumlayıp şaşkınlıkla tepkiler veriyor, Daniels bu durumu fark ediyor ve konuşmaya devam ediyor.)
Christopher Daniels: Tanrının katına olan yolculuğuma kısa süreliğine bir ara veriyorum, bu da sizin katınıza daha çok yakınlaşacağım anlamına geliyor. Asansör ile kendi aramda bir halat bağladım, bir ucu asansöre sabit. Ben bu aldığım karar doğrultusunda asansörden aşağı doğru, asansörün boşluğuna atladım. Çözmem gereken durumlar var, onları hallettikten sonra halata geri tırmanarak asansöre ulaşacağım ve yoluma kaldığım yerden devam edeceğim. Payback #17'de olanlar bunun göstergesiydi. Normalde aldığı oksijenden haberimin olmayacağı bir çocuğa karşı bu kadar sert tepki vermemin sebebi yani. Wes Lee sadece bir kurban, tepkinin sertliğinin asıl muhatabı değil. Ne yaptıklarımın, ne de yapacaklarımın sebebinin onunla bir miligram ilgisi yok. Kaldı ki bu kurbanı da ben seçmedim, onu bana siz verdiniz. Ayrıca farkındayım ki asıl nedenler başkayken bombanın Wes Lee'de patlaması da adil değil. Eh, sizin için şaşırtıcı mı? Sanmıyorum. Ancak benim anlattığım şeylerden aklınıza muhtemelen sadece bu kısım takıldı, işte bu da benim için şaşırtıcı değil. Onun için buradayım zaten.
Christopher Daniels bunu söyledikten sonra mikrofonu sakince yere bırakıyor ve ringin içinden çıkıp arkasına tek bir sefer bile bakmadan geldiği yoldan geri dönüyor. Kameralarımızsa bu görüntüler ile birlikte yavaşça siyaha bürünüyor, ve sonunda tamamen kapanıyor...
Son düzenleme: