- Katılım
- 28 Haz 2023
- Konular
- 156
- Mesajlar
- 2,720
- Beğeni sayısı
- 596
- PG Nakit
- 385
- Favori Güreşçi
- Steve Austin ve mOx
*her cümleden sonra farklı görüntüler ekrana gelmektedir*
Belmont, Charlotte. 80 sonları. Şehrin merkezine uzak bir yerde bir grup erkek nehrin kenarındaki sütunların üzerine çıkıp suyun akışını izliyor. Oturmayan gençler de pet şişeyi ezip çift kale maç yapma peşinde. Üzerlerinde kırışık, rengi solmuş ceket ve bol pantolonlar var. Yaşları biraz daha büyük ağabeyleri ise karşı kaldırımda. İki binanın arasında bir ayağını duvara koyup onları izliyorlar.
"Barışı sikeyim. Lincoln ile bizi kim masaya oturttu dostum? Masada yapılan barış masada kaldı. Barış kağıdı masaya zımbalandı. Artık hareket edemez. Masanın ayakları sağlam değildi. Karşı çıkan tekmeler ve... yıkar. Bir çapraz ve öteki çaprazı tekmelese kimsenin umurunda olmaz adamım, çünkü masa hala ayaktadır. Hala dimdik ve sağlam. İşe yarıyor demek, çark işliyor. Hayır dostum. Tekmelerin alıcısı siyah bedenler. Sahibi, nehrin öteki tarafında. Çocuklara bak. Kırık bacakların yükleri günahsız kanlı ellerinde. Onlar için kağıt hala kurşun olmadı. Birkaç seneye zaten kurşun kafalarına işleyecek. Belki de sırtlarına, şakaklarına, başkası için atan veya atmayı çoktan bırakmış kalplerinin derinliklerine. Ne diyorum... Masanın bizzat kendisine yaradı. Köle işsiz kaldı. Özgürüz ve sokaktayız. Özgürüz kardeşim çünkü masa ayakta. Taşıyoruz ve köle değiliz. Kağıt görmeden eğitildik. Sokaklar bizi eğitti. Beyazların tadı en iyi sokakta. Dördüncü beyaz ise yolda. Durakta bekliyor. Kaçan otobüsler tren var."
Ron Killings'e doğru biri koşuyor. Yanındaki arkadaşı ile birlikte gardlarını alıyorlar. Kaçan eleman da gardını alıyor. Kısa süreli bir bakışmanın ardından Killing'in arkadaşı yumruğunu kaldırarak saldırıyor ama eleman eğiliyor ve arkadaşı savruluyor. Şokun ardından Killing de saldırıyor ama eleman dirseğini çakıyor. Arkasına doğru savrulan adama da dirseğiyle vuruyor ve akabinde diziyle suratına geçiriyor. Killings afallaması bitince tekrar saldırıya geçiyor ama eleman Turgut Özal şekli ellerini birleştirip Killings'in çenesine alttan vuruyor, yere deviriyor. Eleman, Killings'in üzerine çıkıyor. Yumruk sallamaya başlıyor. Eleman, Killings'i yakasından tutup burnunun dibine getiriyor.
U- Satıcı Deli P*ç: Son sözün nedir bra?
Arkadan biri koşarak geliyor. Satıcının şah damarına bıçak saplıyor. Killings'in suratı bir kez daha kanlar içinde kalıyor.
Kenny Mahlik: Mecburdum.
Marcus Mortes: Neye mecburdun a**
Kenny Mahlik: Muhbirmiş. Ama tam bir gerizekalı. Bize getirdiği çantanın ucunda rozeti vardı. O***** çocuğu ile ilk işimiz olmasa büyük bir y***ak yerdik.
"Yedik. Aramızdan birisi hapishaneye girdi. Ama y****k o kadar büyük değildi. Bir b*yaz kadardı. Hapishanede uzun süre kalan insanları anlamak güç. Psikolojilerini düşünsene. Terli erkekler, bakımsız ciltler, mantarlı ayaklar ve sıfır seks. Herkes bir delik arar. Biri 18liğe hayrandır bir başkası 30 üstü sever. Özellikle hapishaneye yeni girenler öncelikli tercihleridir. Girmeden önce mutlaka arkadaşlarınıza muayene dayak yiyin olun. Yüzünüz neden güzel görünsün ki, havan kime? Erkek bakımlı olur mu? Sokağın kokusu, betondan seken sıcaklık bir erkeğin bakımını tek başına karşılar. Fazlasını istemek açgözlülüğe efendime selam girer. Barışı sağlamayı istemek gibi. Bunu istemiyoruz. Nefret doluyuz. Doğanın güzelliği gram skimde değil. Tarihi tablolara para harcamayacağız, insanı renklendirin. Hayvanları aç bırakacağız, aç olan biziz. İşgal altındayız. Biri buna dur desin. dur Ne saçmalıyorum? Savaşa devam. Hapishane, özgürlüğe kavuşmak için tahliye kararını bekleyen ama delik arayanlara olan nefretini içine gömmüş insanlarla dolu. Barışı kağıda yazmayı bekleyen ama defterine kaderinin mermi ile biteceği yazılan günahsızların planıyla bir araya geldik. Güvenilen plana uygun toplantık ve bir karara vardık. Biz bittik. Düşüş de çarpışma da gerçekleşti. Her şey üzerimizde gerçekleşti. Düştük."
Tüm su kameraya geliyor. Su kameraya değer değmez ekran yine siyah beyaz oluyor. Üçlü, kum taşıma arabası ile muhbiri nehrin en tenha yerine götürüyor. Küçük bir sandal ile nehirde ilerliyorlar. Bu kez de şehrin en tenha yerine geliyorlar ve oradaki köprüye çıkıyorlar. Muhbirin ayağına tuğla bağlayıp köprüden aşağı atıyorlar. Tüm su kameraya geliyor ve kamera hepten kapanıyor.
Belmont, Charlotte. 80 sonları. Şehrin merkezine uzak bir yerde bir grup erkek nehrin kenarındaki sütunların üzerine çıkıp suyun akışını izliyor. Oturmayan gençler de pet şişeyi ezip çift kale maç yapma peşinde. Üzerlerinde kırışık, rengi solmuş ceket ve bol pantolonlar var. Yaşları biraz daha büyük ağabeyleri ise karşı kaldırımda. İki binanın arasında bir ayağını duvara koyup onları izliyorlar.
"Barışı sikeyim. Lincoln ile bizi kim masaya oturttu dostum? Masada yapılan barış masada kaldı. Barış kağıdı masaya zımbalandı. Artık hareket edemez. Masanın ayakları sağlam değildi. Karşı çıkan tekmeler ve... yıkar. Bir çapraz ve öteki çaprazı tekmelese kimsenin umurunda olmaz adamım, çünkü masa hala ayaktadır. Hala dimdik ve sağlam. İşe yarıyor demek, çark işliyor. Hayır dostum. Tekmelerin alıcısı siyah bedenler. Sahibi, nehrin öteki tarafında. Çocuklara bak. Kırık bacakların yükleri günahsız kanlı ellerinde. Onlar için kağıt hala kurşun olmadı. Birkaç seneye zaten kurşun kafalarına işleyecek. Belki de sırtlarına, şakaklarına, başkası için atan veya atmayı çoktan bırakmış kalplerinin derinliklerine. Ne diyorum... Masanın bizzat kendisine yaradı. Köle işsiz kaldı. Özgürüz ve sokaktayız. Özgürüz kardeşim çünkü masa ayakta. Taşıyoruz ve köle değiliz. Kağıt görmeden eğitildik. Sokaklar bizi eğitti. Beyazların tadı en iyi sokakta. Dördüncü beyaz ise yolda. Durakta bekliyor. Kaçan otobüsler tren var."
Ron Killings'e doğru biri koşuyor. Yanındaki arkadaşı ile birlikte gardlarını alıyorlar. Kaçan eleman da gardını alıyor. Kısa süreli bir bakışmanın ardından Killing'in arkadaşı yumruğunu kaldırarak saldırıyor ama eleman eğiliyor ve arkadaşı savruluyor. Şokun ardından Killing de saldırıyor ama eleman dirseğini çakıyor. Arkasına doğru savrulan adama da dirseğiyle vuruyor ve akabinde diziyle suratına geçiriyor. Killings afallaması bitince tekrar saldırıya geçiyor ama eleman Turgut Özal şekli ellerini birleştirip Killings'in çenesine alttan vuruyor, yere deviriyor. Eleman, Killings'in üzerine çıkıyor. Yumruk sallamaya başlıyor. Eleman, Killings'i yakasından tutup burnunun dibine getiriyor.
U- Satıcı Deli P*ç: Son sözün nedir bra?
Arkadan biri koşarak geliyor. Satıcının şah damarına bıçak saplıyor. Killings'in suratı bir kez daha kanlar içinde kalıyor.
Kenny Mahlik: Mecburdum.
Marcus Mortes: Neye mecburdun a**
Kenny Mahlik: Muhbirmiş. Ama tam bir gerizekalı. Bize getirdiği çantanın ucunda rozeti vardı. O***** çocuğu ile ilk işimiz olmasa büyük bir y***ak yerdik.
"Yedik. Aramızdan birisi hapishaneye girdi. Ama y****k o kadar büyük değildi. Bir b*yaz kadardı. Hapishanede uzun süre kalan insanları anlamak güç. Psikolojilerini düşünsene. Terli erkekler, bakımsız ciltler, mantarlı ayaklar ve sıfır seks. Herkes bir delik arar. Biri 18liğe hayrandır bir başkası 30 üstü sever. Özellikle hapishaneye yeni girenler öncelikli tercihleridir. Girmeden önce mutlaka arkadaşlarınıza muayene dayak yiyin olun. Yüzünüz neden güzel görünsün ki, havan kime? Erkek bakımlı olur mu? Sokağın kokusu, betondan seken sıcaklık bir erkeğin bakımını tek başına karşılar. Fazlasını istemek açgözlülüğe efendime selam girer. Barışı sağlamayı istemek gibi. Bunu istemiyoruz. Nefret doluyuz. Doğanın güzelliği gram skimde değil. Tarihi tablolara para harcamayacağız, insanı renklendirin. Hayvanları aç bırakacağız, aç olan biziz. İşgal altındayız. Biri buna dur desin. dur Ne saçmalıyorum? Savaşa devam. Hapishane, özgürlüğe kavuşmak için tahliye kararını bekleyen ama delik arayanlara olan nefretini içine gömmüş insanlarla dolu. Barışı kağıda yazmayı bekleyen ama defterine kaderinin mermi ile biteceği yazılan günahsızların planıyla bir araya geldik. Güvenilen plana uygun toplantık ve bir karara vardık. Biz bittik. Düşüş de çarpışma da gerçekleşti. Her şey üzerimizde gerçekleşti. Düştük."
Tüm su kameraya geliyor. Su kameraya değer değmez ekran yine siyah beyaz oluyor. Üçlü, kum taşıma arabası ile muhbiri nehrin en tenha yerine götürüyor. Küçük bir sandal ile nehirde ilerliyorlar. Bu kez de şehrin en tenha yerine geliyorlar ve oradaki köprüye çıkıyorlar. Muhbirin ayağına tuğla bağlayıp köprüden aşağı atıyorlar. Tüm su kameraya geliyor ve kamera hepten kapanıyor.